Hayatta bazı insanlar vardır, 'engel' kelimesini sözlüklerinden silerler. İşte milli yüzücümüz Defne Kurt da onlardan biri. Bacağındaki fiziksel zorluğu bir bahane olarak görmek yerine, onu azminin yakıtı haline getirdi ve öyle bir başarıya imza attı ki, herkesi kendine hayran bıraktı.
Düşünsenize - sadece yedi gün içinde tam beş kez göndere bayrağımızı çektirdi, İstiklal Marşımızı okuttu. Bu, sıradan bir başarı değil, adeta bir destan!
Sudaki Dans: Mücadele ve Zafer
Defne'nin hikayesi aslında hepimize ilham veren türden. Suya her girdiğinde, sadece yarışmıyor - adeta bir sanat icra ediyor. Kulaçları o kadar güçlü ki, izleyenleri büyülüyor. "Yapamam" demek yerine "Nasıl yaparım?" diye soran bir ruhun zaferi bu.
Ve o yedi gün... Yarıştığı her kategoride kürsünün en tepesine çıktı. Altın madalyalar boynuna takılırken, aslında sadece kendi başarısını değil, tüm engelli bireylerin potansiyelini temsil ediyordu. Gözlerindeki o ışık, "imkansız" diye bir şey olmadığını haykırıyordu adeta.
Tarihe Adını Yazdıran Anlar
Son madalya kazanıldığında, tribünlerde bir coşku fırtınası esti. Defne'nin yüzündeki o gurur ifadesi görülmeye değerdi. Kimi zaman zorlandı, kimi zaman yoruldu ama asla pes etmedi. Çünkü biliyordu ki, gerçek engeller bedende değil, zihinlerdeydi.
Belki de en çarpıcı olanı, bu başarının sadece sporla sınırlı kalmayışı. Defne, gençlere, engelli bireylere, aslında hepimize çok önemli bir mesaj verdi: "Hayallerinizin önünde hiçbir engel duramaz."
Şimdi Türk spor tarihinde altın harflerle anılıyor. Ama bu onun için sadece bir başlangıç. O, gözünü daha büyük hedeflere dikmiş durumda. Ve biz biliyoruz ki, bu azimle önünde hiçbir engel duramayacak.
Defne Kurt - sadece bir sporcu değil, bir ilham kaynağı. Ve daha nice başarılarının habercisi...