
İnanması güç ama, tam dört yıl önce sahile vuran o devasa canlı, şimdi bilim dünyasına sessizce ışık tutmak üzere toprağın altından çıkartılmayı bekliyor. Yaklaşık 16 metrelik boyuyla adeta bir deniz devi olan bu balina, Türkiye'de gerçekleştirilecek bir ilkin başrolünde.
İşin aslı şu: 2019'da, Marmara Denizi kıyılarında cansız halde bulunan bu muazzam hayvan, o dönem için en uygun çözümle gömülmüştü. Ama bu, onun hikayesinin sonu değildi. Aksine, bilim insanları için yepyeni bir maceranın başlangıcı oldu adeta. Meğer o gömü işlemi, gelecekteki bir hazineyi saklamak gibiymiş.
Bilimin Sabırla İşleyen Çarkları
İstanbul Üniversitesi'ndeki hocalar ve öğrenciler, yıllardır bu anı iple çekiyorlardı. Doğal süreçlerin iskeleti temizlemesi için gereken süre, nihayet dolmak üzere. Önümüzdeki günlerde start alacak olan titiz kazı çalışması, adeta bir arkeolojik keşif havasında geçecek. Her bir kemiğin, balinanın yaşamı ve ölümü hakkında fısıldayacak sırları var çünkü.
Peki neden bu kadar önemli bu? Şöyle düşünün: Türkiye sularında bu boyutta ve bütünlükte bir balina iskeletine ulaşmak, deniz memelileri üzerine çalışanlar için bulunmaz bir fırsat. Bu kemikler, sadece tür teşhisi için değil, aynı zamanda deniz kirliliği, besin zinciri ve iklim değişikliğinin etkileri gibi konularda da paha biçilmez ipuçları barındırıyor. Kısacası, geçmişe açılan sessiz bir pencere bu.
Müzede Sonsuz Bir Yolculuk
Kazıdan sonraki planlar da en az sürecin kendisi kadar heyecan verici. Çıkarılan tüm kemikler, özenle temizlenip bir araya getirilecek ve nihayetinde İstanbul Üniversitesi bünyesinde halka açık bir müzede sergilenecek. Düşünsenize, bir zamanlar denizlerde özgürce yüzen bu devasa canlı, artık bilimsel merakı ve doğa sevgisini aşılamak için yeni bir görev üstlenecek. Bu, sıradan bir müze envanterinden çok daha öte bir anlam taşıyor – bir nevi, ölümün ardından gelen bir eğitim mirası.
Bu proje, Türkiye'nin deniz biyolojisi alanındaki bilimsel kapasitesini gözler önüne seren önemli bir adım. Üniversite yetkililerinin dediği gibi, bu tür çalışmalar sadece bugünü değil, yarını da aydınlatıyor. Belki de o müzede sergilenen iskelete bakan bir çocuk, geleceğin deniz bilimcisi olacak. Kim bilir?