Paleontoloji dünyasında çığır açan bir gelişme yaşandı. Uluslararası bir araştırma ekibi, fosilleşmiş dinozor yumurtalarının yaşını, çevrelerindeki kaya katmanlarına bağlı kalmadan, doğrudan ve kesin bir şekilde belirlemenin yolunu keşfetti. Uranyum-kurşun tarihlendirme yöntemi, adeta bir zaman makinesi gibi çalışarak, bu antik kalıntıların gizemini çözüyor.
Volkanik Kül Sorununa Çözüm Geldi
Geleneksel olarak bilim insanları, fosillerin yaşını tahmin etmek için yakınlardaki volkanik kül tabakalarında bulunan mineralleri kullanıyordu. Ancak dünyanın pek çok ünlü fosil yatağında bu tür volkanik katmanlar bulunmuyor. Bu durum, yaş tahminlerini belirsiz ve dolaylı hale getiriyordu. Kemik ve diş gibi dokular ise milyonlarca yıl boyunca yeraltı sularıyla etkileşime girerek kimyasal yapılarını değiştirebiliyor, bu da güvenilir sonuç almayı zorlaştırıyordu.
Yumurtanın Kendisi Zaman Kapsülü Oldu
Stellenbosch Üniversitesi'nden Dr. Ryan Tucker liderliğindeki ekip, bu soruna beklenmedik bir çözüm buldu: dinozor yumurtasının kendisi. Dinozor yumurtalarının kabuğu, kalsiyum karbonatın bir kristal formu olan kalkitten oluşur. Zamanla, bu kabuğun içine sızan uranyum atomları, radyoaktif bozunma süreciyle kararlı kurşun atomlarına dönüşür. Ekip, bu süreci tersine mühendislikle çözümleyerek, yumurtadaki uranyum-kurşun oranını ölçtü ve kabuğun ilk oluştuğu, yani fosilleşmenin başladığı anı hesapladı.
Yöntemin güvenilirliğini test etmek için iki farklı lokasyondan numuneler alındı. Utah, ABD'deki yumurta fosilleri, bilinen ve yaşı daha önceden volkanik külle doğrulanmış katmanlardan çıkarıldı. Yeni yöntemle yapılan ölçümler, bu bilinen yaşla tam uyum gösterdi. İkinci test ise Moğolistan'daki Gobi Çölü'nden getirilen örneklerde yapıldı. Bu yumurtaların, yaklaşık 75 milyon yıl önce, Geç Kretase döneminde gömüldüğü tespit edildi.
Paleontoloji İçin Yeni Bir Çağ
Bu teknik, yalnızca dinozorlar için değil, tarih öncesi kuşlar ve diğer sürüngenlerin yumurta fosilleri için de kullanılabilecek. Keşif, paleontologlara fosil topluluklarını kesin zaman dilimlerine yerleştirme ve farklı türlerin bir arada nasıl yaşadığını daha net anlama imkânı sunuyor. Dünya'nın kadim ekosistemlerinin tarihine açılan bu yeni pencere, gezegenimizin evrimine dair anlayışımızı derinleştirecek.
Araştırma, bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Artık, volkanik aktivitenin olmadığı bölgelerdeki fosil yatakları da güvenilir bir şekilde tarihlendirilebilecek. Bu da, dinozorların yayılımı, iklim değişikliklerine adaptasyonları ve nihai yok oluşlarına dair zaman çizelgelerini çok daha hassas bir şekilde çizebileceğimiz anlamına geliyor.