Düşünsenize, bir adam çıkıyor ve tüm tarihin akışını değiştiriyor. İşte Johannes Gutenberg tam da bunu yaptı. 15. yüzyılda, o dönemin teknolojisiyle hareketli harfleri bir araya getirerek matbaayı icat etti. Bu sadece bir makine değil, adeta bir devrimdi!
Peki nasıl oldu bu iş? Gutenberg, metal harfleri tek tek dizip mürekkeple buluşturdu. Sonra kağıda bastı. Basit gibi görünüyor değil mi? Ama o dönem için dünyayı sarsan bir yenilikti bu. Kitaplar artık elle yazılmıyor, hızlıca çoğaltılabiliyordu.
Bilginin Özgürleşmesi
Matbaadan önce kitaplar pahalıydı, nadirdi. Çoğu kez sadece kiliselerde ve zenginlerin kütüphanelerinde bulunurdu. Gutenberg'in buluşuyla birlikte bilgi demokratikleşti. İnsanlar düşüncelerini, fikirlerini daha kolay paylaşabildi.
Rönesans'ın ateşlenmesinde, Reform hareketlerinin yayılmasında matbaanın payı büyüktür. Martin Luther'in 95 Tezi matbaa sayesinde hızla yayıldı mesela. İşte bu yüzden bazı tarihçiler Gutenberg'i 'ikinci bin yılın en önemli insanı' olarak görür.
Günümüze Yansımaları
Bugün elimizdeki kitaplar, gazeteler, dergiler... Hepsi Gutenberg'in mirası. Dijital çağda bile matbaanın temel mantığı yaşıyor aslında. Baskı teknolojileri gelişti, ama o hareketli harflerin ruhu hala bizimle.
Şöyle bir düşünün: Eğer Gutenberg olmasaydı, belki de şu an bu yazıyı okuyamıyor olacaktınız. Ya da en sevdiğiniz roman asla basılamayacaktı. İşte bu yüzden bu Alman mucidi hatırlamak, onun mirasına saygı duymak gerekiyor.
