Kanada'nın Dalhousie Üniversitesi'nde görevli bilim insanları, insan yaşlanma sürecini anlamaya yönelik çığır açıcı bir çalışmaya imza attı. Araştırmacılar, yaşlanmayı 'hasar ve onarım dengesi' üzerinden inceleyen yeni bir matematiksel model geliştirdi. Hakem değerlendirmesi devam eden çalışma, arXiv ön baskı sunucusunda yayımlandı.
12.920 Kişinin Verileri İncelendi: Kırılganlık İndeksi Ne Gösterdi?
Çalışma kapsamında, uzun yıllar boyunca sağlık durumları takip edilen 12 bin 920 kişiye ait kayıtlar analiz edildi. Katılımcıların sağlık durumlarının değerlendirilmesinde, kronik hastalıklardan günlük aktiviteleri yerine getirme yeteneğine kadar 30'dan fazla ölçütü içeren 'Kırılganlık İndeksi' kullanıldı.
Geliştirilen matematiksel model, yaş ilerledikçe hem sağlık sorunlarının sayısının arttığını hem de bu sorunlardan toparlanma süresinin uzadığını net bir şekilde ortaya koydu. En çarpıcı bulgu ise, yaklaşık 73 ile 76 yaşları arasında yaşanan değişim oldu. Bu yaş aralığında, vücudun iyileşme ve toparlanma kapasitesi, biriken sağlık sorunlarının hızına yetişemez hale geliyor. Bilim insanları bu kritik dönemi, yaşlanma sürecindeki bir 'kırılganlık eşiği' olarak tanımlıyor.
'Kesin Bir Sonuç Değil, Yol Gösterici Bir Bulgu'
Araştırma ekibi, bu eşiğin yaşlanmanın doğal bir parçası olduğunu ancak her bireyin biyolojik yolculuğunun farklılık gösterebileceğinin altını çiziyor. Matematiksel model, yaşlanmayı kesin ve değişmez bir yaşa sabitlemiyor; yalnızca genel gözlemlenen bir eğilimi yansıtıyor.
Dalhousie Üniversitesi'nden araştırmacı Glen Pridham, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "75 yaş civarında, bireylerin dayanıklılık ve toparlanma kapasitelerinde belirgin bir düşüş olduğunu görüyoruz. Bu bulgu, sağlık sisteminin geleceğe yönelik planlamalarında ve kaynaklarını doğru yönlendirmesinde yol gösterici olabilir" ifadelerini kullandı.
Toplum Sağlığı İçin Yeni İpuçları ve Öneriler
Uzmanlar, bu tür matematiksel modellerin, ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek sağlık risklerini daha erken dönemde tahmin etmeye yardımcı olabileceğini vurguluyor. Araştırmaya göre, kırılganlık eşiğine ulaşmadan önce atılacak adımlar çok daha etkili olabilir. Bireylerin genel sağlık durumunu güçlendirmeye yönelik yaşam tarzı değişiklikleri bu adımların başında geliyor.
Ayrıca, çevresel faktörlerden ve stresli yaşam tarzından kaynaklanan yüklerin azaltılmasının, kırılganlık sürecinin olumsuz etkilerini hafifletmede önemli bir rol oynayabileceği belirtiliyor.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, insan yaşlanmasının sabit bir hızla ilerlemediğini, belirli dönemlerde hızlanmalar yaşanabildiğini gösteriyor. Bu yeni araştırma ise, matematiksel modellerin biyolojiye uygulanmasının, bu karmaşık süreci anlamada ne kadar güçlü bir araç olabileceğini bir kez daha kanıtlıyor. Bilim insanları, modelin daha geniş örneklem grupları ve farklı toplumlarda test edilmesi durumunda, yaşlanma stratejilerinin çok daha etkili bir şekilde planlanabileceği görüşünde.