Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacir, adeta bir teknoloji fırtınası estiriyor. Türkiye'nin gelecek 10 yılına damga vuracak -hatta belki de vuracak- dört kritik teknoloji alanında tarihi nitelikte bir çağrıya imza attı.
Kacir'in açıklamaları, teknoloji dünyasında şimdiden büyük yankı uyandırdı. "Artık izleyen değil, oynayan bir ülke olmalıyız" diyen Bakan, adeta bir çağ değişiminin sinyallerini verdi.
İşte O Dört Kritik Teknoloji Alanı
Bakanlığın radarına giren ve öncelikli destek alacak alanlar şunlar:
- Kuantum Teknolojileri: Geleceğin şifreleme sistemlerinden süper bilgisayarlara kadar uzanacak bu alan, gerçek bir devrim vaat ediyor. Kuantum bilgisayarlar konusunda henüz emekleme aşamasındayız belki ama -inanın bana- bu alanda kaybedecek vaktimiz yok.
- Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesi: Herkesin dilinde ama gerçek anlamda içselleştirdiğimiz söylenemez. Artık sadece tüketen değil, üreten bir yapay zeka ekosistemi kurmanın tam zamanı!
- İleri Malzeme Bilimi: Nanoteknolojiden akıllı malzemelere kadar -neredeyse- sınırsız bir potansiyel barındırıyor. Hafif ama güçlü malzemeler, kendi kendini iyileştiren yüzeyler... Bunlar artık bilim kurgu değil.
- İleri Üretim Teknolojileri: Geleneksel üretim metodlarını kökten değiştirecek bu alan, sanayimizin geleceğini şekillendirecek.
Kacir'in şu sözleri ise oldukça çarpıcı: "Bu teknolojiler, ülkemizin 2053 ve 2071 hedeflerine ulaşmasında kritik rol oynayacak. Ya bu treni kaçıracağız ya da sürücü koltuğuna oturacağız."
Peki Neden Şimdi?
Dünya, dördüncü sanayi devrimini yaşıyor -ya da en azından öyle olduğunu sanıyor. Aslında durum daha karmaşık. Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki, bugün 'devrim' dediğimiz şey yarın 'demode' olabilir.
Bakanlık, bu dört alanda proje sunacak girişimcilere ve araştırmacılara kapsamlı destek paketleri hazırlıyor. Fonlamadan mentörlüğe, altyapı desteğinden uluslararası iş birliklerine kadar uzanan geniş bir yelpaze söz konusu.
Ancak şunu da eklemek lazım: Bu iş sadece devlet desteğiyle olacak gibi değil. Özel sektörün de -artık- bu alanlara daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Yoksa, maalesef, sürekli olarak başkalarının geliştirdiği teknolojileri satın alan bir ülke olmaya devam ederiz.
Kacir'in vizyonu net: Türkiye'yi teknoloji üreten değil, teknolojiyi yönlendiren bir ülke konumuna getirmek. Bu hayal mi, yoksa gerçekçi bir hedef mi? Cevabını önümüzdeki yıllarda hep birlikte göreceğiz.
Bir düşünün: Kuantum bilgisayarlar, yapay zeka sistemleri, nanomalzemeler... Bunlar sadece 'geleceğin teknolojileri' değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığın da anahtarı. Ve sanırım Bakan Kacir de tam olarak bunun farkında.