Türkiye Coğrafi İşaret ve Patent Başvurularında Dünya Sıralamasında Yükseliyor
Türkiye Coğrafi İşaret ve Patent Başvurularında Yükselişte

İletişim Başkanlığı tarafından yapılan bir paylaşım, Türkiye'nin fikri mülkiyet alanında kaydettiği önemli ilerlemeleri gözler önüne serdi. Paylaşımda, ülkemizin coğrafi işaretli ürün sayısında dünyada ikinci sıraya yükseldiği ve patent başvurularında kayda değer bir artış yaşandığı vurgulandı.

Coğrafi İşaretlerde Dünya İkinciliği

Yapılan açıklamaya göre, Türkiye sahip olduğu coğrafi işaretli ürün sayısı ile dünya sıralamasında ikinci konuma yerleşti. Bu kapsamda, ülke içinde 1798 ürün coğrafi işaret tescili alırken, Avrupa Birliği nezdinde tescil edilen ürün sayısı 44 oldu. Bu tescil süreçleri, Anadolu'nun binlerce yıllık kültürel birikimini ve eşsiz yerel değerlerini korumak ve küresel ölçekte tanıtmak açısından büyük önem taşıyor.

Patent ve Marka Başvurularında Çarpıcı Artış

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yayımlanan 'Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri 2025 Raporu'na göre Türkiye, çeşitli alanlarda öne çıkan bir performans sergiliyor. Rapora göre Türkiye, yerli patent başvurularında dünyada 10'uncu, yerli marka başvurularında 6'ncı, yerli tasarım başvurularında ise 3'üncü sırada bulunuyor. En dikkat çekici verilerden biri ise patent başvurularında görülen %38,9 oranındaki yüksek artış oldu.

Kadın Buluşçu Oranında Dünya Liderliği

Türkiye'nin fikri mülkiyet alanındaki bir diğer gurur verici başarısı ise uluslararası kadın buluşçu oranında elde edilen birincilik. Ülkemiz, %26,1'lik kadın buluşçu oranı ile bu alanda dünya lideri konumunda. Bu oran, inovasyon ve bilimsel üretim süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği adına atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, Türk Patent ve Marka Kurumu, dünya genelindeki patent ofisleri arasında başvuru sayısı bakımından ilk 20 içinde yer almayı başarıyor.

İletişim Başkanlığı'nın vurguladığı gibi, coğrafi işaretler ve artan fikri mülkiyet başvuruları, Türkiye'nin yerel değerlerinden evrensel bir zenginliğe uzanan yolculuğunu her geçen gün daha da güçlendiriyor. Bu gelişmeler, ekonomik katma değerin artırılması ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından da son derece umut verici bir tablo çiziyor.