Günümüzde neredeyse her anne baba, sevimli bebek fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmanın cazibesine kapılıyor. Kim bilir kaçımız, çocuğumuzun ilk adımlarını, okul başlangıcını veya doğum günü partisini paylaşmadan duramıyoruz? Ancak bu masum görünen alışkanlığın arkasında, belki de hiç farkında olmadığımız ciddi tehlikeler gizli.
Sharenting terimi -yani 'share' (paylaşmak) ve 'parenting' (ebeveynlik) kelimelerinin birleşimi- tam da bu durumu tanımlıyor. Ve uzmanlar, bu konuda adeta alarm zilleri çalıyor.
Dijital Dünyada Kaybolan Mahremiyet
Düşünsenize, çocuğunuz daha konuşmayı öğrenmeden dijital kimliği oluşmaya başlıyor. İşin ürkütücü yanı, bu fotoğraflar bir kez internete düştü mü, onları geri almak neredeyse imkansız. Bir bakmışsınız, çocuğunuzun bebeklik fotoğrafı hiç tanımadığınız biri tarafından profil fotoğrafı yapılmış.
Aslında durum bundan çok daha vahim olabiliyor. Siber suçlular, bu görselleri kötü niyetli amaçlarla kullanabiliyor. Kimlik hırsızlığından tutun da, çocuk istismarına varana kadar korkunç senaryolar maalesef yaşanabiliyor.
"Ama Ben Sadece Arkadaşlarımla Paylaşıyorum" Diyenlere...
Pek çok ebeveyn "Benim hesabım özel, sadece arkadaşlarım görüyor" diye düşünüyor. Fakat unutmayın ki, arkadaş listenizdeki herkes gerçekten güvenilir mi? Ya da bir arkadaşınızın hesabı hacklenirse? Paylaştığınız fotoğraf bir başkası tarafından kaydedilip yeniden paylaşılırsa?
Bu riskler sadece teoride kalmıyor. Geçenlerde bir anne, çocuğunun fotoğrafının yabancı bir hesap tarafından sahiplenildiğini dehşet içinde fark etti. Ve bu, buzdağının sadece görünen kısmı.
Peki Ne Yapmalı?
- Paylaşım yapmadan önce mutlaka durup düşünün: Bu fotoğrafı paylaşmam gerçekten gerekli mi?
- Çocuğunuzun mahremiyetini koruyun - banyo veya iç çamaşırıyla çekilmiş fotoğrafları asla paylaşmayın
- Fotoğraflarınızın arka planında ev adresiniz, okul logosu gibi kişisel bilgiler olmamasına dikkat edin
- Çocuğunuz büyüdüğünde, onun izni olmadan paylaştığınız fotoğrafların onda yaratacağı psikolojik etkiyi hesaba katın
Belki de en iyisi, şu basit kuralı benimsemek: İnternete koyduğunuz hiçbir şeyin tamamen silinemeyeceğini asla unutmayın. Çocuğunuzun dijital ayak izi, onun gelecekteki yaşamını etkileyebilir - iş başvurularından sosyal ilişkilere kadar.
Son bir düşünce: Bizler çocuklarımızı gerçek hayatta korumak için elimizden geleni yapıyoruz. Peki ya dijital dünyada? Orada da aynı özeni göstermemiz gerekmiyor mu?
