Nihayet! Ekranların en tartışmalı formatlarından biri olan sözde sokak röportajları için beklenen adım geldi. RTÜK, vatandaşları adeta hedef tahtasına çeviren bu programlara dur diyor.
Kim bilir kaç kez şahit oldunuz - insanların gaf yapmasını, mahcup olmasını bekleyen, adeta bir tür modern gladyatör gösterisine dönüşen o 'sokak röportajları'. İşte artık o günler geride kalıyor.
RTÜK'ün Tarihi Kararı: Eğlence Değil, Eziyet
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, son dönemde adeta kontrolden çıkan bu format için köklü bir düzenlemeye gitti. Yeni karara göre, artık sokakta rastgele seçilen kişileri rencide edici, aşağılayıcı veya küçük düşürücü içerikler yayınlanamayacak.
Peki bu ne anlama geliyor? Şöyle söyleyeyim: Artık kimse sırf televizyon için güldürü malzemesi yapılamayacak. İnsanların cehaletlerini, yanlış cevaplarını veya mahrem anlarını sömüren o acımasız kameralar artık daha sorumlu davranmak zorunda.
Değişen Ne Olacak?
- Vatandaşların onuru ve kişilik hakları artık ön planda
- Alaycı ve aşağılayıcı sorular tarihe karışıyor
- Magazinsel içerik adı altında insanları hedef göstermek yasak
- Program yapımcıları artık çok daha dikkatli olmak zorunda
Aslında düşününce, bu düzenleme çok gecikmişti. İnsanlar sırf ekranlarda komik anlar yaşasın diye nasıl bu kadar hoyratça kullanılabilirdi ki?
Medya Etiği ve Sorumluluk
RTÜK yetkililerinin açıklamaları oldukça net: "Amacımız, medyanın gücünü kötüye kullanmasını engellemek." Haklılar da. Televizyon kanalları sadece reyting için değil, toplumsal sorumluluk için de var.
Bir an düşünün - siz o sokak röportajlarından birine denk gelseniz ve sonra tüm Türkiye'de dalga konusu olsanız? Hiç de hoş olmazdı, değil mi?
Yeni düzenleme tam da bu noktada devreye giriyor. Artık kanallar, içerik üretirken insan haklarını da göz önünde bulundurmak zorunda. Reyting uğruna kimsenin onuru feda edilemeyecek.
Peki Ya İzleyici?
Bazıları "Ama eğlenceliydi" diyebilir. Haklısınız, belki komik anlar oluyordu. Ama birinin mahcubiyeti, başkasının eğlencesi olmamalı. Bu basit ama güçlü bir prensip.
RTÜK'ün bu kararı aslında hepimize bir ayna tutuyor: Nasıl bir medya istiyoruz? İnsanları ezen, küçük düşüren bir medya mı, yoksa saygılı, etik değerlere sahip bir medya mı?
Cevap aslında çok açık. Ve nihayet harekete geçildi.