
Kim derdi ki bir gün cebimizde taşıdığımız minik ekranlar, yepyeni bir ünlüler jenerasyonu yaratacak? Öyle oldu işte. Artık mahalle bakkalından tutun da komşunun liseye giden çocuğuna kadar herkes bir 'fenomen' olma peşinde. Durum o kadar vahim ki, nereye elini atsan bir 'influencer' çıkıyor karşına.
Aslında düşününce... Eskiden ünlü olmak için dağlar devirmek gerekirdi. Yetenek, emek, sabır... Şimdiyse 15 saniyelik bir video bile yeterli olabiliyor. Garip değil mi?
Peki Bu Kadar Kolay Olması Doğru Mu?
Uzmanlar—ki kendileri bu işi ciddi ciddi araştırıyor—dijital ünün bu denli ulaşılabilir olmasının toplum psikolojisi üzerinde ciddi etkileri olduğunu söylüyor. Sürekli bir 'beğenilme' arzusu, sahte bir hayat sergileme çabası... İnsanlar artık gerçekten ziyade 'izlenme' için yaşıyor gibi.
Bir de şu var: Bu fenomenlerin çoğu, anlık şöhretin verdiği hazla, içeriklerinin kalitesini hiçe sayabiliyor. Aman tanrım, bazılarını gördükçe insan 'acaba ben mi yanlış düşünüyorum' diye sorguluyor.
Para Kazanma Hırsı Gözleri Kör Ediyor
Tabii bir de maddi boyutu var işin. Markalar artık geleneksel reklamcılığı bırakıp, fenomenlere yönelmiş durumda. Ve işte tam da bu noktada, para kazanma hırsıyla hareket edenler, etik olmayan içeriklere bile başvurabiliyor.
—Yok artık, daha neler! diyebilirsiniz ama maalesef durum vahim. Gençlerimiz, özenilecek rol modeller yerine, anlamsız içerikler üretenleri örnek alıyor. Üzücü ama gerçek.
Peki Ya Çözüm?
Çözüm mü? Eh, işte orası biraz karışık. Bazıları 'dijital okuryazarlık' eğitimlerinin şart olduğunu söylüyor. Bense—ki bu konuda hemfikir olsam da—ailelere de büyük iş düştüğünü düşünüyorum. Çocuklarınızın ekran başında geçirdiği vakti ve içerikleri mutlaka takip edin. Yoksa... Sonuçları hiç iç açıcı olmayabilir.
Velhasıl, sosyal medya güzel de, bu kadar da olmaz. Her şeyin bir sınırı var. Unutmayalım: Gerçek hayat, dijital dünyadan çok daha renkli. Öyle değil mi?