Günümüzün en büyük tehlikelerinden biri mi? Kesinlikle teknolojinin kontrolsüzce kullanımı. Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, bu konuda adeta alarm zilleri çalıyor.
"Teknoloji yanlış kullanılırsa bir nesli kaybederiz" diyor Öztürk. Ve haklı da! Şu an elimizdeki akıllı cihazlar, çocuklarımızı ve gençlerimizi esir almış durumda.
Peki Ne Yapmalı?
İşte asıl mesele bu: Teknolojiyi tamamen yasaklamak değil, doğru kullanmayı öğretmek. Öztürk'ün dediği gibi, "Teknolojiyi hayatımızın merkezine koyarsak, insani ilişkilerimiz zarar görür."
Gerçekten de öyle değil mi? Aile içindeki sohbetlerin yerini ekranlar aldı. Akşam yemeklerinde herkes kendi telefonuna gömülüyor. Bu gidişat nereye varacak?
Dijital Bağımlılığın Belirtileri
- Sürekli telefon kontrol etme ihtiyacı hissetmek
- Sosyal medyada geçirilen sürenin giderek artması
- Yüz yüze iletişim kurmakta zorlanma
- Ekransız kaldığında huzursuzluk hissetme
Öztürk'ün altını çizdiği nokta şu: "Amacımız teknolojiyi tamamen hayatımızdan çıkarmak değil, onunla sağlıklı bir ilişki kurmak."
Aslında düşününce... Teknoloji harika bir araç. Bilgiye ulaşmak, iletişim kurmak, öğrenmek için muazzam imkanlar sunuyor. Ama işin rengi değişiyor when kontrol bizde değil de teknolojide olduğunda.
Ailelere Büyük Görev Düşüyor
Çocuklarınızla konuşun. Evet, bu kadar basit! Onlarla teknolojinin doğru kullanımı hakkında sohbet edin. Kurallar koyun ama bunu bir diktatör gibi değil, onları anlayarak yapın.
Unutmayın: Siz rol modelsiniz. Akşamları elinizden telefon düşmüyorsa, çocuğunuzdan farklı davranmasını bekleyemezsiniz.
Öztürk'ün dediği gibi, "Teknoloji bağımlılığıyla mücadele etmek için önce kendi alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz." Haklı, değil mi?
Sonuç olarak... Teknoloji hayatımızın vazgeçilmezi artık. Ama onun esiri değil, yöneticisi olmalıyız. Yoksa gerçekten risk altındayız - özellikle de gelecek nesiller.