
Hatay'da o kara günün üzerinden aylar geçti. Deprem, her şeyi alt üst etmişti sanki. Ama şimdi, yaralar sarılıyor. Evlerini terk etmek zorunda kalanlar, adeta bir çiçek gibi yeniden açıyor.
Biliyor musunuz, bazı mahallelerde artık çocuk sesleri yankılanıyor. Oyun oynayan çocuklar, umudun en güzel göstergesi belki de. Tabii her şey bir anda olmuyor. Yıkılan binaların yerine yenileri yükselirken, insanlar da hayata tutunmanın yollarını arıyor.
Zorlu Süreç ve Dayanışma
İlk günlerde çadırlarda yaşamak zorunda kalan aileler, şimdi konteyner kentlerde daha düzenli bir hayat kurmaya çalışıyor. Devletin desteği yetmiyormuş gibi, sivil toplum kuruluşları da adeta seferber olmuş durumda. Kimi gıda yardımı yapıyor, kimi psikolojik destek veriyor.
"Biz buradayız" diyor bir vatandaş, gözlerindeki kararlılık her şeyi anlatıyor aslında. "Evimiz yıkıldı ama yüreğimiz sağlam" diye ekliyor. İşte bu ruh, Hatay'ı ayakta tutan şey belki de.
Yeniden İnşa Süreci
Mühendisler gece gündüz demeden çalışıyor. Yeni binalar deprem yönetmeliğine uygun şekilde yükseliyor. Belediyenin yetkilileri ise sürekli sahada - vatandaşlarla birebir iletişim halindeler. "Hiç kimseyi arkada bırakmayacağız" sözleri, her yerde yankılanıyor.
- 1500 konutun temeli atıldı
- Okulların %80'i eğitime hazır hale getirildi
- Altyapı çalışmalarında sona yaklaşıldı
Tabii her şey güllük gülistanlık değil. Bazı vatandaşlar hâlâ korkuyor - "Acaba yine olur mu?" diye. Uzmanlar ise bu korkunun normal olduğunu, ancak yeni binaların çok daha güvenli olduğunu vurguluyor.
Hatay'ın Ruhu Hiç Ölmedi
Kahvehaneler yeniden dolup taşıyor. Esnaf tezgâhını kurmuş, müşteri bekliyor. Çarşıda bir hareketlilik var ki, görmeye değer. Hataylılar, zorluklara gülümseyerek direniyor adeta.
Bir bakkal amca anlatıyor: "Depremde dükkânım yıkıldı. Ama şimdi küçük bir yer tuttum. Müşterilerim geldi mi, 'Amca seni özledik' diyorlar. Gözlerim doluyor."
İşte bu hikâyeler, Hatay'ın nasıl ayağa kalktığının en güzel kanıtı. Belki yol uzun, ama her adım umut dolu...