
Hayat bazen öyle cilveler yapar ki, insanı en beklenmedik anlarda sınavlara sokar. İşte tam da böyle bir sınavın ortasında kalan bir kadının hikâyesi, Yargıtay'ın son kararıyla yeni bir boyut kazandı.
Olay şu: Bir kadın, evliliğinin çıkmaza girdiğini düşünerek evi terk etmiş. Sonrasında açtığı boşanma davasında ise kocası, "O evi terk etti, kusur onda" diye direnmiş. Mahkeme başta bu iddiaya kulak vermiş ama iş Yargıtay'a gelince işler değişmiş.
Yargıtay'ın Mantığı: "Evi Terk Etmek Kusur Değildir"
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, belki de birçok kadının içini rahatlatacak bir karara imza attı. Kararda, "Evi terk etmek, tek başına boşanmada kusur sebebi sayılamaz" denildi. Yani, evlilik birliğinin çöktüğü durumlarda, taraflardan birinin evi terk etmesi, otomatik olarak onu "kusurlu" yapmıyor.
Peki ya neden? Çünkü Yargıtay'a göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında, her iki tarafın da payı olabilir. Kadının evi terk etmesi, belki de zaten çökmüş olan bir evliliğin sonucuydu. Kim bilir, belki de o evde kalmak, onun için dayanılmaz bir hal almıştı?
Detaylar Önemli: Her Olay Kendi İçinde Değerlendirilmeli
Yargıtay'ın altını çizdiği en önemli noktalardan biri de şu: Her dava, kendi özel şartları içinde değerlendirilmeli. Yani, "Evi terk eden kadın kusurludur" gibi genel bir kural yok. Mahkemeler, olayın arka planını, tarafların birbirine davranışlarını, evlilik birliğinin nasıl çöktüğünü detaylıca incelemeli.
Bu karar, aslında toplumda sıkça rastlanan bir yanlış anlayışa da cevap niteliğinde. Çünkü birçok kişi, evi terk eden tarafın otomatik olarak kusurlu sayılacağını düşünüyor. Oysa Yargıtay, bu düşünceyi ters yüz etti.
Sonuç olarak, boşanma davalarında "kusur" meselesi oldukça hassas bir konu. Yargıtay'ın bu kararı, belki de birçok insanın hayatını kolaylaştıracak nitelikte. Unutmayalım ki, hukuk her zaman somut olaylara göre şekillenir ve herkesin hikâyesi birbirinden farklıdır.