Bazen öyle anlar olur ki, susmak ihanetle eşdeğerdir. Tam da bu noktada, genç yetenek Elif Buse Doğan, kelimelerin gücüne olan inancını tazelediği bir açıklamayla gündeme damgasını vurdu.
Habertürk'e konuşan Doğan, "Susmamak, hele ki bu zamanlarda, her şeyden önemli" diyerek adeta bir manifesto yayınladı. Ona göre, sanatçı kimliği sadece ekranlarda parlamakla sınırlı değil; aksine, toplumun vicdanı olmakla yükümlü.
Peki neden mi? Çünkü o, sanatın sadece eğlence değil, aynı zamanda bir dönüşüm aracı olduğuna yürekten inanıyor. "İnsanlara dokunabilmek, onlara ilham olabilmek... İşte tüm mesele bu" diyor ve ekliyor: "Sessiz kalmak, bana göre en büyük kayıp."
Bir Oyuncunun Sorumlulukları
Kariyerinde hızla yükselen ve setlerde geçirdiği her anı bir ders olarak gören Doğan, sanatçıların toplumsal konularda üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguluyor. Belki de biraz naif, belki de fazlasıyla idealist—ama kesinlikle samimi.
"Bizler—sanatçılar—insanların gözü, kulağı, hatta belki de yüreği olmalıyız" diye düşünüyor. "Sessiz kalmak, olan bitene ortak olmak demek. Ben buna hazır değilim."
Sadece Bir Rol Değil, Bir Duruş
Elif Buse, sadece oyunculuğuyla değil, duruşuyla da iz bırakıyor. Ona göre, kamera önünde canlandırdığı karakterler kadar, kamera arkasında sergilediği tavır da önemli. Ve evet—bu, zaman zaman zorlu olabiliyor.
Ancak o, zorluklardan kaçmak yerine, onların üzerine gidiyor. "Doğru olduğuna inandığım şeyi söylemekten asla vazgeçmeyeceğim" diyor. "Çünkü susarsam, kendime ihanet etmiş olurum."
Son dönemde yaşanan toplumsal olaylara da değinen Doğan, "Herkesin bir duruşu olmalı. Benimki de bu" diyerek sözlerini noktalıyor. Onun için sanat, sadece bir meslek değil; bir yaşam biçimi.
