Tam 21 yıl oldu. Evet, yanlış duymadınız - bir insan ömrünün neredeyse çeyreği. Funda Arar ve eşi, aynı yastığa baş koymanın inceliklerini öğrenmişler adeta. Peki nasıl oldu da bu kadar yıl sonra hâlâ birbirlerine 'günaydın' derken gözlerinin içi gülüyor?
Funda Hanım'ın ifadesiyle: "Saygı olmadan olmaz. Ama sadece saygı da yetmez." İşin sırrı biraz da küçük şeylerde gizli aslında. Mesela sabahları birlikte kahve içmek, akşamları günün yorgunluğunu paylaşmak... Bunlar klişe gelebilir size ama inanın, işe yarıyor.
İşte O Altın Kurallar
Funda Arar'ın mutlu evlilik formülü aslında çok karmaşık değil. İşte madde madde o altın kurallar:
- Dinlemeyi bilmek: Bazen sadece susup karşındakini dinlemek yetiyor
- Küçük sürprizler: Beklenmedik anlarda yapılan küçük jestler
- Kişisel alan: Birlikte olmak harika ama bireysel alana da saygı şart
- Esneklik: Hayat her zaman planladığımız gibi gitmiyor, değil mi?
Sanatçı, "Biz aslında birbirimizin en iyi dinleyicisiyiz" diyor. Belki de sır buradadır - karşılıklı anlayış ve sabır. Tabii bir de şu var: hiçbir ilişki mükemmel değildir. Önemli olan, iniş çıkışlarla birlikte nasıl başa çıkabildiğiniz.
Peki Ya Tartışmalar?
Elbette onlar da tartışıyorlar. Kim tartışmaz ki? Ama Funda Hanım'ın dediği gibi: "Önemli olan nasıl tartıştığınız." Ses tonu, kelimelerin seçimi, hatta suskunluklar bile önemli. Bazen en iyi çözüm, biraz soluklanmak ve yeniden konuşmaktır.
21 yıl sonra hâlâ birbirlerine âşık olmayı başarmışlar. Bu nasıl mı oldu? Sanırım biraz çaba, biraz anlayış, biraz da mizah duygusuyla. Funda Arar'ın dediği gibi: "Hayat çok ciddiye alınacak bir şey değil aslında. Biraz gülmek, biraz şakalaşmak her şeyi halleder."
Son düşünce? Belki de mutlu evliliğin sırrı, aslında sır olmamasında yatıyor. Açık iletişim, karşılıklı saygı ve biraz da sabır. Gerisi zaten kendiliğinden geliyor.
