
Gecenin sessizliğinde, bir kadının yaratıcılığı adeta ışık saçıyor. Kendi küçük atölyesinde, adeta bir sihirbaz gibi çalışarak sıradan malzemeleri sanat eserine dönüştürüyor. Kim derdi ki bu tutku, onu 45 farklı ülkeye ulaştıracak?
Başlarda sadece hobi olarak başladığı bu yolculuk, zamanla tutkuya dönüştü. "Geceleri uyuyamıyordum" diyor gülümseyerek, "Ellerim durmak bilmiyordu. Sonunda kendime dedim ki: Neden bunu işe dönüştürmeyeyim?"
Zorluklarla Dolu Yol
İlk başlarda her şey toz pembe değildi elbette. Malzeme bulmakta zorlandığı günleri anlatırken sesi titriyor: "Bazen öyle anlar oldu ki pes etmeyi düşündüm. Ama içimdeki ses 'devam et' diye fısıldadı hep."
Pes etmedi. Her geçen gün daha da geliştirdi kendini. Desenler daha özgün, teknikler daha profesyonel hale geldi. Sosyal medyada paylaştığı ürünleri bir anda ilgi odağı oldu.
Dünya Kapıları Açılıyor
İlk yurt dışı siparişini aldığında ne yapacağını şaşırmış. "Almanya'dan bir mail geldi, inanamadım!" diye anlatıyor o anı. Sonra bir bakmışsınız, siparişler ABD'den Japonya'ya, Brezilya'dan Avustralya'ya kadar uzanmış.
- Ürünlerinin en çok talep gördüğü ülkeler:
- Almanya
- ABD
- Japonya
- Birleşik Arap Emirlikleri
"Kültürler arası bir köprü oldu eserlerim" diyor gururla. "Bir Japon koleksiyoner, geleneksel motiflerimizi çok beğenmiş mesela. Kendi kültürüyle harmanlayıp yeni bir şeyler üretmiş."
Gelecek Hayalleri
Şimdilerde atölyesini büyütme planları yapıyor. "Genç kızlara da fırsat vermek istiyorum" diye ekliyor. "Bu işi öğrensinler, kendi ayakları üzerinde dursunlar."
Başarısının sırrını sorduğumuzda ise cevabı net: "Sevdiğiniz işi yapın. Gerisi zaten geliyor. Bazen gece yarılarına kadar çalışıyorum ama asla yorulduğumu hissetmiyorum."
Bu hikaye, tutkunun gücünü bir kez daha hatırlatıyor bize. Küçük bir atölyeden dünyaya açılan bu kadın, emek ve azmin neler başarabileceğinin canlı kanıtı adeta.