
Gözlerini dünyaya açar açmaz devasa bir holding imparatorluğunun varisi olmak nasıl bir duygu acaba? Lal Saran, tam da bu sorunun cevabını yaşayanlardan. Ama onun hikayesi sandığınızdan çok daha sıcak, çok daha insani.
"Babamla gurur duyuyorum" cümlesi belki klişe gelebilir size. Ancak Lal'ın bu sözleri söylerkenki samimiyeti, ses tonundaki o titreme, işte bunlar asla klişe değil. Gözlerinin içi gülüyor anlattıkça - gerçekten, telefonun diğer ucundan bile hissediliyor bu içtenlik.
Arka Plandaki Dev: Saadettin Saran
Kimdir bu Saadettin Saran? Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birinin kurucusu, iş dünyasının duayen ismi. Ama Lal'ın gözünde o sadece "babası". Ve işte mesele tam da burada düğümleniyor.
Lal anlatıyor: "İnsanlar onu sadece iş adamı olarak tanıyor. Oysa benim için çok daha fazlası. Küçükken ödevlerimi yapmam için verdiği o tatlı ısrarlar, okul törenlerinde sıradan bir baba gibi arka sıralarda oturması... İşte bunlar asıl hafızama kazınan anılar."
Baba Kızın Sıra Dışı Bağı
Düşünsenize, koskoca bir holdingin tepesindeki adam, kızının en küçük başarısında gözlerinin içi parlıyor. Lal, "Liseyi bitirdiğimde bana verdiği hediye ne biliyor musunuz? Lüks bir araba ya da pırlanta değil. Beraber geçirdiğimiz bir hafta sonu. Sadece ikimiz. İşte o an hiç unutamadığım andır" diye ekliyor.
Peki ya iş hayatı? "Babam bana iş dünyasını öğretirken asla 'şunu yap, bunu yapma' demedi. Kendi hatalarımdan öğrenmem gerektiğini söyledi hep. 'Güven bana değil, kendine güven' derdi."
Gururun Arkasındaki Gerçek Hikaye
Lal'ın babasıyla gurur duymasının altında yatan sebepler sandığınızdan çok daha derin. "O, sıfırdan başlayıp bu noktaya gelen bir insan. Bunu herkes biliyor. Ama benim için asıl gurur kaynağı, başarısını asla karakterinin önüne koymamış olması."
Şu cümleler ise gerçekten düşündürücü: "İnsanlar zengin olunca değişiyor derler ya, babam bunun tersini kanıtladı. Ne kadar yükselirse yükselsin, aynı kaldı. Aynı samimiyet, aynı mütevazılık."
Belki de en çarpıcı olanı ise şu: "Bazı akşamlar ofisinden çıkar, doğruca mutfağa gider ve annemle bana yemek yapardı. Düşünsenize, gün boyu milyon dolarlık anlaşmalar yapan adam, akşam ailesine yemek pişiriyor."
Gelecek Nesillere Aktarılacak Miras
Lal Saran'ın anlattıkları sadece duygusal bir baba-kız hikayesi değil aslında. Aynı zamanda nasıl bir iş ahlakı ve aile değerleri mirası bırakıldığının da resmi.
"Babam bana sadece bir holding değil, çok daha değerli bir şey bırakıyor: İlkeler. Dürüstlük, çalışkanlık ve insanlara saygı. Bunların hepsinden önemlisi ise aile bağlarının kutsallığı."
Son sözleri ise adeta her şeyi özetler nitelikte: "İnsanlar babamı başarılarıyla tanıyor. Ben ise onu kalbiyle tanıdım. Ve işte bu yüzden, her şeyden çok, onunla gurur duyuyorum."