
Geleneksel olarak güçlü dini inançlara sahip olduğu düşünülen Türk toplumunda, çarpıcı bir değişim yaşanıyor. Ölümden sonra yaşama olan inanç, önceki yıllara kıyasla belirgin şekilde azalıyor. Dünya Değerler Araştırması'nın son verileri, bu konuda oldukça şaşırtıcı bir tablo ortaya koyuyor.
2017'de yapılan araştırmada, Türk halkının %85'i ölümden sonra bir yaşam olduğuna inandığını belirtmişti. Fakat 2022'ye gelindiğinde bu oranın %76'ya gerilemesi, toplumsal dönüşümün hızına dair ciddi ipuçları veriyor. Peki bu düşüşün arkasında yatan sebepler neler?
Genç Nesil ve Şüphecilik
Özellikle genç nesil arasında bu inancın daha düşük olduğu görülüyor. 30 yaş altı bireylerde inanç oranları, ortalamanın altında seyrediyor. Bu durum, kuşaklar arası bir kopuşun işareti olabilir mi? Uzmanlar, modernleşme, eğitim seviyesinin artması ve dijitalleşmenin bu değişimde önemli rol oynadığını düşünüyor.
Dünya geneline baktığımızda ise tablo daha da ilginç. Ölümden sonra yaşama inançta Türkiye, %76 ile hala birçok Avrupa ülkesinin önünde yer alıyor. İsveç'te bu oran sadece %42, Hollanda'da %44 ve Almanya'da ise %49 seviyesinde. Yani Türkiye, Batı ülkelerine kıyasla dini inançların daha güçlü olduğu bir ülke olma özelliğini koruyor.
Kadınlar ve Erkekler Arasındaki Fark
Araştırmanın bir diğer dikkat çekici bulgusu ise cinsiyetler arasındaki inanç farkı. Kadınların %82'si ölümden sonra yaşama inanırken, bu oran erkeklerde %70'te kalıyor. Bu 12 puanlık fark, toplumsal cinsiyet ve dini inançlar arasındaki karmaşık ilişkiyi bir kez daha gözler önüne seriyor.
Peki ya eğitim durumu? Üniversite mezunlarında inanç oranı %67'ye kadar düşerken, lise mezunlarında %77, ilkokul ve altı eğitimlilerde ise %83 seviyesinde. Bu da eğitim seviyesi arttıkça, geleneksel dini inançların sorgulanmaya başladığını işaret ediyor.
Sonuç olarak, Türk toplumu hızla değişiyor. Geleneksel değerler ile modern hayat arasında sıkışıp kalan inanç sistemleri, yavaş yavaş dönüşüm geçiriyor. Ölümden sonra yaşama inançtaki düşüş, sadece bir istatistikten ibaret değil - bu, toplumun temel değerlerinde yaşanan derin bir değişimin göstergesi.