Bazen öyle anlar olur ki, insanın içinde bir yerlerde hep sızlayan o memleket hasreti, nihayet dindirilir. İşte tam da böyle bir andı Rize'nin muhteşem doğasında yaşananlar.
Yıllar sonra doğduğu topraklara yeniden kavuşmanın tarifsiz heyecanını yaşayan ünlü isim, Karadeniz'in o bildik yeşiline kendini bıraktı. Gözlerinde bir parıltı, yüreğinde ise çocukluğunun geçtiği o eski günlerin anıları vardı.
Yeşilin Her Tonuna Bürünmüş Bir Veda
Rize'nin yemyeşil yamaçları arasında kaybolmak... Kim istemez ki? Sanki zamanın durduğu, her şeyin daha yavaş aktığı bir dünyaydı burası. Çay bahçelerinin tertemiz kokusu, uzaktan gelen dere sesi ve tabii ki o meşhur Karadeniz insanının sıcaklığı.
Duygularını saklamaya hiç gerek duymadan, "Bu topraklar benim kimliğim" diyen ünlü isim, çocukluğunun geçtiği sokaklarda adeta yeniden doğdu. Belki de hepimizin zaman zaman hissettiği o aidiyet duygusunun en saf halini yaşadı o an.
Anılar Canlandı, Yürekler Isındı
Eski komşular, çocukluk arkadaşları, mahallenin bakkalı... Hepsi oradaydı. Yılların yorgunluğunu bir anda silen o sıcak karşılama, insanın içini ısıtıveriyor. Kimi zaman bir kahkahayla, kimi zaman da gözlerde biriken nemle ifade edilen duygular.
Şehir hayatının koşturmacasından uzakta, doğanın kucağında geçirilen bu özel zaman dilimi, adeta bir terapi gibiydi. Doğduğu evin önünde çekilen fotoğraflar ise anı ölümsüzleştiren o kareler oldu.
Rize'nin o meşhur sisli havası bile bu buluşmaya ayrı bir romantizm katmıştı. Sanki doğa da bu özel ana eşlik ediyordu. Çay demliğinin kaynamasını beklerken geçen sohbetler, anıların tazelenişi ve yeni hatıraların biriktirilişi...
Bu ziyaret sadece bir memleket gezisi değildi. Köklerine dönüş, aidiyetin yeniden keşfi ve belki de en önemlisi - kendisiyle barışmanın bir yoluydu. Çünkü insan nereden gelirse, oraya döndüğünde kendini bulur.