Biliyorsunuz, hayatta bazı anlar vardır - kelimelerin yetmediği, tarif etmenin neredeyse imkansız olduğu o nadir anlardan bahsediyorum. Tolga Sarıtaş tam da böyle bir duygu selinin içinde yüzüyor şu günlerde.
Oyunculuk kariyerinde sayısız rolü başarıyla canlandıran, setlerde yüzlerce farklı duyguya bürünen Sarıtaş, 'baba' rolünün ise bambaşka bir şey olduğunu itiraf ediyor. "Dünyadaki hiçbir rol, hiçbir oyunculuk deneyimi beni buna hazırlayamazdı" diyor ve ekliyor: "Bu, hayatımda tanıştığım en saf, en gerçek duygu."
Her Şey Değişti
Küçük bir bebeğin hayatlarına girişiyle birlikte her şeyin nasıl da anlam değiştirdiğini anlatırken sesindeki o titreme gerçekten etkileyici. "Sabah uyandığımda ilk düşündüğüm şey artık işim ya da projelerim değil" diye itiraf ediyor. "O minicik varlığın varlığı bile her şeyi güzelleştirmeye yetiyor."
Aslında düşününce, hayatın ne garip cilveleri var! Ekranlarda milyonlarca insanın sevdiği bir yüz, şimdi sadece bir çocuğun gözünde kahraman olmanın peşinde. Ve görünüşe göre, bu onun için tüm ödüllerden daha değerli.
Zorluklar ve Keyifler
Tabii ki her gülün dikeni var - uykusuz geceler, endişeler, sorumluluk duygusunun ağırlığı... Ama Sarıtaş'a göre bunların hepsi, o küçük gülümseme karşısında buharlaşıp gidiyor. "Bazen sadece nefes alışını izliyorum" diyor. "Ve düşünüyorum, işte hayat budur."
Oyunculuk kariyeriyle babalık arasında ilginç bir paralel kuruyor: "Sette bir karakteri canlandırırken bile hissetmediğim kadar derinden bağlanıyorum bu küçük insana. Sanırım aradaki fark, bu sefer rol yapmıyor olmam."
Gelecek planlarına gelince? "Artık her kararımı iki kişi için değil, üç kişi için veriyorum" diye ekliyor. Ve bu cümleyi kurarken yüzündeki ifade, her şeyi anlatmaya yetiyor aslında.
