Edebiyat dünyasının dev ismi Victor Hugo, yüzyılları aşan bir soruyu şiirleştirirken aslında hepimizin içinde bir yerlere dokunmayı başarmış. İnsanın yüreğine işleyen o mısralar, gözyaşlarının gerçek anlamını sorgulatıyor adeta.
Hani derler ya, bazı sözler vardır zamanın ötesine geçer - işte bu şiir tam da öyle bir şey. Hugo'nun kaleminden dökülen her kelime, okurun ruhunda yankılanıyor.
Şiirin Orijinalindeki Büyü
Fransızca'nın o melodik akışı içinde Hugo şöyle diyor:
"Est-il donc vrai que pour pleurer il failleQue l'oeil s'emplisse d'une sombre larme?Et qu'ainsi que la perle à la coquille,La douleur à l'âme en secret dormaille?"
Bu dizeleri okurken insan ister istemez durup düşünüyor: Gerçekten ağlamak için gözlerimizden yaş mı akmalı? Acı, ruhumuzun derinliklerinde gizlice mi uyukluyor?
Türkçe'deki Yansıması
Çeviriye baktığımızda ise şu karşılığı görüyoruz:
"Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?Göz karanlık bir damlayla mı dolmalı?Ve incinin kabuğunda olduğu gibiAcı ruhta gizlice mi uyuklamalı?"
Çevirmenin işi hiç de kolay değil - Fransızca'nın o zarif ifadelerini Türkçe'nin zenginliğiyle buluşturmak gerçekten maharet istiyor. Ve bu çeviri, şiirin ruhunu oldukça iyi yansıtıyor bence.
Şiirin Ardındaki Felsefe
Hugo burada sadece ağlamaktan bahsetmiyor aslında. İnsanın iç dünyasındaki fırtınaları, görünmeyen acıları, dışa vurulmayan duyguları anlatıyor. O incinin kabuk içinde saklanması gibi, acılarımızın da ruhumuzun derinliklerinde gizlendiğini söylüyor.
Belki de en çarpıcı olanı şu: Hugo bize diyor ki, gözyaşı dökmek ağlamak değildir her zaman. Asıl ağlamak, ruhun o derin sızısını hissetmektir.
19. yüzyıl romantizminin bu büyük ustası, insan psikolojisini anlamadaki derinliğiyle hâlâ şaşırtıyor. Bugün bile, modern psikolojinin anlatmaya çalıştığı duygusal karmaşıklığı, o yıllarda mısralara dökebilmiş.
Bu şiir üzerine düşündükçe insan fark ediyor: Hugo sadece bir şair değil, aynı zamanda insan ruhunun kâşifi. Ve bu küçük şiiri, onun ne kadar büyük bir usta olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.