Şu hayat denen yolculukta hepimiz bir şeyleri geride bırakıyoruz, değil mi? Kimi zaman insanlar, kimi zaman alışkanlıklar, bazen de hayaller... Ama asıl mesele şu: Geride ne bıraktığımız, neyi kaybettiğimizden çok daha önemli.
Düşünsenize, bir ilişki bitiyor mesela. Çoğumuzun yaptığı gibi acısına mı odaklanmalı, yoksa o ilişkiden bize kalan güzel anıların, öğrendiğimiz derslerin değerini mi bilmeliyiz? İşte tam bu noktada psikolog Esra Ezmeci'nin yaklaşımı gerçekten fark yaratıyor.
Kayıplar Değil, Kazanımlar Önemli
Hayatımızda bir şeyler eksildiğinde -ki bu doğal- hemen o boşluğa odaklanıyoruz. Oysa Ezmeci haklı: "Gideni değil, ondan kalanı bırak" diyor. Bu aslında çok basit ama bir o kadar da derin bir felsefe.
Mesela işinizi kaybettiğinizi düşünün. Evet, maaşınız, ofisiniz, rutininiz gitti. Peki ya size ne kaldı? Belki de kendinizi geliştirme fırsatı, yeni yollar keşfetme şansı, hatta belki de gerçekten sevdiğiniz bir işi bulma imkanı...
Pratik Öneriler: Nasıl Uygularız?
- Günlük minnettarlık pratiği: Her akşam, o gün hayatınızda kalan 3 güzel şeyi yazın. Küçük bile olsalar!
- Olumluya odaklan: Bir kayıp yaşadığınızda, hemen "Bu bana ne öğretti?" sorusunu sorun
- Geçmişi süslemeyi bırakın: Giden her şeyi idealize etmek yerine, gerçekçi düşünün
- Küçük başlangıçlar yapın: Her yeni gün, yeni bir şeyler denemek için fırsat
Biliyor musunuz, insan beyni negatife odaklanmaya programlı. Evrimsel olarak tehlikeleri fark etmek zorundaydık. Ama artık o çağda yaşamıyoruz. Bu yüzden bilinçli çaba gerekiyor.
Hayat Bir Yolculuk, Varış Noktası Değil
Aslında mesele şu: Hayatımızda neyin eksik olduğuna değil, neyin var olduğuna bakmak. Her bitiş bir başlangıç aslında - kim bilir belki de daha güzel bir başlangıç.
Ezmeci'nin dediği gibi, "Giden gitsin, kalan kalsın." Bu kadar basit. Ve bence haklı. Çünkü gerçek mutluluk, sahip olduklarımızı fark etmekten geçiyor.
Peki siz? Bugün hayatınızda neyin var? Belki de şu an okuduğunuz bu yazı bile bir başlangıç olabilir. Kim bilir...