İstanbul'da yaşanan olay, adeta bir gerilim filminden fırlamış gibi. Bir öğretmen, sıradan bir akşamüstü evine dönerken kendini bıçaklı bir gaspçının hedefinde buldu. Olay anında yaşananlar, tanıkların anlattıklarına göre oldukça korkutucuydu. Öğretmen, şans eseri yara almadan kurtulmayı başardı, ancak bu olayın psikolojik etkilerini atlatması zaman alacak gibi görünüyor.
Mahkeme süreci ise beklenenden hızlı ilerledi. Zanlı, yaptıklarının bedelini 5 yıl hapis yatarak ödeyecek. Tabii, bu cezanın caydırıcı olup olmayacağı tartışılır. Sonuçta, insanların can güvenliği söz konusu olduğunda, verilen cezaların da buna göre şekillenmesi gerekiyor.
Bisikletli Mimarın Trajik Sonu
Diğer yanda, bisikletiyle yola çıkan bir mimarın başına gelenler ise yürek burkan cinsten. Trafikte yaşanan bir anlık dikkatsizlik, bir insanın hayatını alıp götürdü. Zanlının bu olaydaki rolü, mahkeme tarafından ağır şekilde cezalandırıldı. Peki, bu ceza kayıp bir hayatın yerini doldurabilir mi? Maalesef hayır.
İstanbul sokakları, her gün yüzlerce benzer olaya sahne oluyor. Ancak bu seferki, özellikle de iki farklı vakayı bir arada ele almasıyla dikkat çekiyor. Biri, bir öğretmenin hayatını tehlikeye atan bir gaspçı; diğeri ise bir mimarın hayatını karartan trafik kazası. İkisi de aslında toplumun kanayan yaralarından sadece birkaçı.
Sonuç Olarak...
Mahkemelerin verdiği kararlar, belki de bu tür olayların önüne geçmek için atılan küçük adımlar. Ancak asıl mesele, toplum olarak bu tür durumlara nasıl tepki verdiğimiz. Daha güvenli bir yaşam için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Yoksa, gazetelerde okuduğumuz bu tür haberlerin sonu gelmeyecek gibi görünüyor.
