Adana'da, jandarma ekiplerinin adeta bir film setinden fırlamışçasına düzenlediği operasyon, sağlık sektörünün karanlık dehlizlerine ışık tuttu. Şehrin dört bir yanında eş zamanlı yapılan baskınlar, vatandaşın can güvenliğiyle oynayan bir çetenin faaliyetlerini sonlandırdı.
Olay aslında basit bir ihbar ile başladı. Ama öyle sıradan bir ihbar değil, neredeyse bir insanlık dramının feryadıydı. İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, üzerine titredikleri istihbaratı değerlendirip, ince eleyip sık dokuduktan sonra harekete geçmeye karar verdi. Ve işte o an, Adana'da sessiz sedasız işleyen bir çark durdu.
Eş Zamanlı Baskınlar
Operasyon, sabahın erken saatlerinde, güneş henüz yüzünü göstermemişken yapıldı. Ekipler, Çukurova, Yüreğir, Sarıçam ve Seyhan ilçelerinde belirlenen 9 farklı adrese aynı anda girdi. Kapılar birer birer açılırken, içeridekiler için sürpriz oldu. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Evet, kimse.
Baskınlar sonucunda, aralarında 'organizatör' olduğu iddia edilen isimlerin de bulunduğu 9 şüpheli, olay yerinden gözaltına alındı. İfadeleri alınmak üzere emniyet müdürlüğüne götürüldüler. Yüz ifadelerindeki şaşkınlık, yaptıklarının vahametini henüz kavrayamadıklarını gösteriyordu.
Ele Geçirilenler Akıllara Durgunluk Verdi
Peki, bu operasyonda tam olarak neler ele geçirildi? Cevap: Akıl almaz boyutlarda bir sağlık skandalı. İşte o rakamlar:
- 9 bin 408 kutu ilaç (bunların ne olduğu, nereden geldiği, kime satıldığı soru işaretleriyle dolu)
- 2 bin 500 adet cerrahi maske (pandemi döneminde altın değerinde olan bir malzeme)
- 2 bin 500 adet dezenfektan (sahte olma ihtimali yüksek)
- 1.5 ton ağırlığında tıbbi malzeme (ne olduğu tam olarak belli değil, ama tonlarca!)
Bu malzemelerin nerede saklandığı da ayrı bir trajikomik hikaye. Şüpheliler, bu ürünleri normal depolama koşullarına uygun olmayan, rutubetli ve pis ortamlarda stoklamış. Yani, belki de bir hastanın hayatını kurtaracak bir ilaç, bir bodrum katında çürümeye terk edilmiş.
Peki Ya Sonrası?
Gözaltına alınan 9 şüpheli, savcılık ifadelerinin ardından adliyeye sevk edilecek. Onları bekleyen süreç, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri çerçevesinde yargılanmak olacak. Bu davalar, sadece kaçakçılık değil, aynı zamanda insan sağlığını tehlikeye atmak suçlamasını da içerecek. Yani, hafif bir ceza beklemek hayal olabilir.
Jandarmanın bu operasyonu aslında çok daha büyük bir gerçeğin sadece küçük bir parçası. Kaçak ve sahte ilaç pazarı, küresel bir sorun ve maalesef ülkemiz de bu illetten nasibini alıyor. İnsanların sağlığı üzerinden kar elde etmeye çalışan bu zihniyet, toplumun en hassas damarına dokunuyor.
Operasyonun başarıyla sonuçlanması, elbette takdir edilesi bir durum. Ancak asıl mesele, bu tür yapılanmaların kökünün kazınması. Belki de bu operasyon, daha büyük bir kartelin sadece ufak bir halkası. Umarım, emniyet ve jandarma ekipleri bu tür faaliyetlere karşı mücadelelerine devam eder. Çünkü sağlık, pazarlık konusu olamayacak kadar değerli.
