Günlerden sıradan bir gündü derken, İstanbul'un Arnavutköy ilçesinde trafiğin ritmi aniden değişiverdi. Bir araç sürücüsü, adeta bir film sahnesinden fırlamışçasına, halka açık caddeyi kendi kişisel pisti olarak görmeye kalktı. Lastiklerin çığlığı, motorun hırslı homurtusu... Her şey birkaç saniye içinde oldu bitti.
Ancak bu cüretkâr gösteri, beklediği gibi alkışlarla değil, yasağın soğuk yüzüyle sonuçlandı. Olayı kaydeden bir vatandaşın kamerasına takılan görüntüler, kısa sürede emniyet birimlerine ulaştı. Polis ekipleri, sürücünün kimliğini tespit etmekte gecikmedi.
Ve işte o an: ceza yazılım programına girilen rakam, tamı tamına 48 bin 559 Türk Lirası olarak belirdi. Bu, sıradan bir trafik ihlalinden çok daha ötesi; toplumun huzuruna ve can güvenliğine karşı işlenmiş bir kabalığın bedeliydi. Ceza tutarının bu denli yüksek olmasının ardında, trafik kurallarını hiçe saymanın yanı sıra, 'drift' ve 'gösteri sürüşü' gibi eylemlerin yol açtığı potansiyel riskler yatıyor.
Peki ya sürücü? Muhtemelen o anki heyecanın bedelini şimdi düşünüyordur. Çünkü bu para, sadece cüzdanı yakmakla kalmıyor, aynı zamanda sürücü belgesiyle ilgili de ek yaptırımlar getirebiliyor. Trafikteki bu tür pervasız davranışlar, maalesef her geçen gün artıyor. Sanki sokaklar, birer oyun alanıymışçasına kullanılıyor.
Emniyet yetkilileri ise bu konuda oldukça net: "Kamunun ortak kullanım alanlarında, insan hayatını tehlikeye atan her türlü eylem en ağır şekilde cezalandırılacaktır" uyarısını yineliyorlar. Bu ceza, belki de benzeri davranışlar sergilemeyi düşünen diğer sürücülere de ibretlik bir ders niteliğinde.
Sonuç olarak, trafik kuralları sadece birer yazıdan ibaret değil. Hepimizin güvenliği için var olan bu kurallara uymak, aslında hem kendimize hem de başkalarına karşı bir sorumluluk. Unutmayalım, yollarımız bir eğlence parkı değil; dikkat ve saygı isteyen yaşam alanları.