O gün, Konya'nın olağan bir iş gününde, her şey bir anda değişiverdi. Bir kamyonetin arkasından sızan asit, sadece yolları değil, hayatları da yakıp geçecekti. Kim bilebilirdi ki sıradan bir trafik ışığının ölüm kalım meselesine dönüşeceğini?
Mahkeme süreci -inanın bana- sandığınızdan çok daha karmaşıktı. Savcılık, "taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının bozulmasına neden olan" suçlamasıyla davanın peşinden gitti. Yani öyle basit bir trafik cezası değildi söz konusu olan.
Yargıtay'ın Şaşırtan Kararı
Beklenmedik bir şekilde, Yargıtay 8. Ceza Dairesi ilk kararı bozdu. Neden mi? Çünkü mahkeme, kazaya neden olan sürücünün kusurunu hafife almıştı. Oysa o asit yükünün ne kadar tehlikeli olduğunu bilmek zorundaydı sürücü.
İkinci duruşmada işler değişti tabii. Mahkeme bu kez daha sertti - haklı olarak. Sürücüye 1 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Ama işin ilginç yanı, denetimli serbestlik uygulanmasına karar verilmesiydi. Yani teknik olarak hapse girmeyecek, ama 5 yıl boyunca göz altında tutulacak.
Mağdurun Çilesi Bitmedi
Kazada yaralanan vatandaşımızın durumu içler acısı. Vücudunun %30'unda asit yanıkları var! Düşünsenize, hayatınız bir anda tersine dönüyor ve bunun sorumlusu da neredeyse ceza bile almayacak.
Mahkeme sürücüye bir de 8.490 lira para cezası kesmiş. Ama sorarım size, bir insanın hayatındaki bu değişimin bedeli bu kadar az mı olmalı?
Sonuç: Adalet Yerini Buldu mu?
Bu karar aslında trafikteki dikkatsizliğin ne kadar pahalıya mal olabileceğini gösteriyor. O asit dolu kamyonet sadece bir araç değil, potansiyel bir ölüm makinesiydi adeta.
Konya'da yaşanan bu olay, belki de benzer kazaların önüne geçmek için ders niteliğinde. Umarım bir daha böyle acı olaylar yaşanmaz ve sürücüler taşıdıkları yükün sorumluluğunu daha iyi kavrarlar.