
Tam da insanın "artık yakalanmazlar" dediği noktada, Türk güvenlik birimleri adeta bir gerilim filminden fırlamışçasına etkileyici bir operasyona imza attı. Dünyanın dört bir yanında kırmızı bültenle aranan -evet, o meşhur kırmızı bülten- tam 8 suçlu, uluslararası işbirliğinin de yardımıyla nihayet Türkiye'ye getirildi.
Olay şöyle gelişti: Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Dairesi Başkanlığı'nın koordinasyonunda yürütülen çalışmalar, aylardır süren gizli takipler ve sabırlı bir bekleyişin ardından meyvesini verdi. Kimi Güney Amerika'da, kimi Orta Doğu'da, kimi de Avrupa'nın göbeğinde saklanan bu zanlılar, Türkiye'nin ilgili ülkelerle yaptığı güvenlik işbirliği anlaşmaları sayesinde ele geçirildi.
Operasyonun Anatomisi: Nasıl Yakalandılar?
İşin teknik kısmına gelirsek -ki bence en ilginç kısmı da bu- operasyon için özel bir ekip oluşturulmuş. Bu ekip, adeta bir bulmaca çözer gibi, zanlıların dijital izlerini takip etmiş, iletişim ağlarını analiz etmiş ve en ufak hatalarını bile değerlendirmiş. İnsanın aklına hemen o meşhur söz geliyor: "Suç işleyen, mutlaka bir hata yapar."
Yakalananların suç portföyü hayli kabarık: uyuşturucu ticareti, organize suç örgütü üyeliği, dolandırıcılık, hatta terör bağlantıları... Her biri kendi alanında "uzman" olan bu şahıslar, artık Türk adaleti önünde hesap verecek.
Uluslararası İşbirliğinin Rolü
Bu noktada şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bu tür operasyonlar, ülkeler arası güven ve işbirliği olmadan asla başarılamazdı. Türkiye'nin Interpol ve diğer uluslararası güvenlik kuruluşlarıyla olan koordinasyonu -açıkçası- takdire şayan. Kimi zaman istihbarat paylaşımı, kimi zaman ortak operasyonlar derken, sonuç ortada: suçluların adalete teslimi.
Peki ya sonrası? Yakalanan bu 8 zanlı, önce adli işlemlere tabi tutulacak, sonra da çeşitli suçlardan yargı önüne çıkarılacak. Türk yargısının bu konudaki kararlılığı ise ortada - bu kişilerin kaçış yılları sona ermiş görünüyor.
Bu operasyon, aslında şu mesajı veriyor: Türkiye, sınırları dışına kaçan suçluların peşini bırakmıyor. İster dağların ardına saklansın, ister okyanus ötesine kaçsın... Adalet, eninde sonunda yerini buluyor.