
Gökyüzüne yükselen duman bulutları önce sıradan bir sis sanılsa da, gerçek çok daha ürperticiydi. Bayrampaşa'da, adıyla bile huzursuzluk veren Metris Cezaevi'nin tam yanı başında, otluk bir arazi aniden alevlere teslim oldu.
O anları görenlerin anlattığına göre, yangın öyle hızlı yayıldı ki - rüzgârın da yardımıyla - dakikalar içinde geniş bir alana sıçradı. Alevlerin yüksekliği yer yer iki katlı binaları geçiyordu, ki bu görüntü başlı başına insanın içini ürpertmeye yetiyordu.
İtfaiyenin Zorlu Mücadelesi
Olay yerine sevk edilen itfaiye ekipleri, adeta zamanla yarıştı. Yangının cezaevi ve civardaki yerleşim alanlarına sıçramaması için var güçleriyle çalıştılar. Su tankerleri ve özel müdahale araçlarıyla alevlerle boğuşan ekipler, saatler süren çabanın ardından yangını kontrol altına almayı başardı.
Ancak şunu söylemeliyim ki, müdahale hiç de kolay olmadı. Arazi yapısı ve rüzgârın şiddeti, yangınla mücadeleyi oldukça güçleştiren unsurlardı. Ekiplerin bu zorlu koşullarda gösterdiği performans gerçekten takdire şayandı.
Bölge Sakinleri Endişeli
Yangını izlemek zorunda kalan bölge sakinlerinin yüzlerindeki endişe ise görülmeye değerdi. "Daha dün çocuklarımız o bölgede oynuyordu" diyen bir mahalle sakini, olayın ne denli tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini gözler önüne seriyordu.
Özellikle yaz aylarında - malum - kuru otların yangına ne kadar elverişli olduğu bilinen bir gerçek. Bu olay, aslında hepimiz için önemli bir uyarı niteliğinde. Şehir içindeki boş arazilerin kontrolünün ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Yangının çıkış sebebi henüz netlik kazanmış değil. Yetkililer incelemelerini sürdürüyor ancak sıcak hava ve kuru otların yangına davetiye çıkardığı aşikar. Belki de insan kaynaklı bir ihmal, belki de tamamen doğal sebepler... Sonuç olarak, İstanbul'un kalbinde yaşanan bu olay hepimize şehirdeki yangın risklerini bir kez daha düşünme fırsatı verdi.