
Camp David'de tarihi bir buluşmaya daha tanıklık edildi. ABD Başkanı Joe Biden, Japonya Başbakanı Fumio Kishida ve Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, masanın etrafında bir araya geldi. Ve ortaya çıkan tablo, Asya-Pasifik bölgesinin güvenlik mimarisinde yeni bir sayfa açacak cinsten.
Üç liderin üzerinde mutabakata vardığı hususlar gerçekten dikkat çekici. Kuzey Kore'nin nükleer ve balistik füze programlarına karşı ortak bir tutum sergilenmesi bunların başında geliyor. Sanki dünya bu tehdidi daha yeni fark etmiş gibi değil mi? Aslında yıllardır devam eden bir mesele ama artık işbirliği çok daha somut adımlara dönüşüyor.
Güvenlik İşbirliğinde Somut Adımlar
Peki bu işbirliği ne anlama geliyor? Öncelikle, üç ülke düzenli olarak bir araya gelerek ortak tatbikatlar yapacak. Askeri harekatlara yönelik yıllık egzersizler planlanıyor. Bölgedeki caydırıcılığın artırılması hedefleniyor. Tabii bu arada Çin'in tepkisini de merak etmemek elde değil.
Ekonomik güvenlik meselesi de en az askeri işbirliği kadar önemli. Küresel tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve kritik teknolojilerde işbirliği gündemde. Yapay zeka, siber güvenlik, uzay teknolojileri gibi alanlarda ortak çalışmalar yürütülecek. Aslına bakarsanız, bu işbirliği sadece askeri değil, ekonomik bir blok oluşturma çabası gibi görünüyor.
Bölgesel Dengeler ve Diplomatik Hamleler
Camp David Zirvesi sadece üç ülke arasındaki ilişkileri değil, tüm bölgenin dinamiklerini etkileyecek nitelikte. Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrarın önemi vurgulanırken, Güney Çin Denizi'ndeki anlaşmazlıklara da değinildi. Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına karşı ortak duruş sergilendi.
Üçlü ortaklığın en dikkat çekici yanı ise kalıcı bir yapıya kavuşturulacak olması. Liderler yılda en az bir kez bir araya gelerek istişarelerde bulunacak. Dışişleri, savunma, ticaret ve milli güvenlik danışmanları düzeyinde de düzenli toplantılar yapılacak. Bu, geçici bir hamle değil, uzun vadeli bir stratejinin habercisi.
Sonuç olarak, Camp David'de imzalanan mutabakat metni, Asya-Pasifik bölgesindeki güç dengelerini yeniden şekillendirebilecek potansiyele sahip. Üç ülke arasındaki tarihi gerilimlere rağmen ortak tehditler karşısında bir araya gelinmesi, bölgenin geleceği açısından oldukça anlamlı. Bakalım bu yeni ittifak, önümüzdeki dönemde nasıl bir seyir izleyecek?