Birleşmiş Milletler, adeta bir diplomatik fırtına estirerek İsrail'in Suriye'ye yönelik son askeri hamlelerini 'kesinlikle kabul edilemez' olarak nitelendirdi. Bu, sıradan bir diplomatik protestonun çok ötesinde, uluslararası hukukun çiğnendiği bir dönemde oldukça sert bir çıkış.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, dünyanın dört bir yanındaki gazetecileri karşısına aldığı basın toplantısında ses tonundaki endişeyi gizleme ihtiyacı bile duymadı. Suriye'nin egemenlik sınırlarının ihlal edilmesinin, bölgedeki zaten kaynayan kazanı iyice karıştırdığını belirtti. Dujarric, "Bölgedeki gerilimi daha da artırabilecek her türlü askeri eylemden kesinlikle kaçınılmalıdır" uyarısını yaparken, kelimeleri özenle seçilmişti ama arkalarındaki aciliyet hissi son derece güçlüydü.
Peki ya sonrası? BM'nin bu kadar net bir dil kullanması aslında durumun vahametini gözler önüne seriyor. Dujarric, taraflara soğukkanlılık çağrısı yaparak diplomatik diyalog kanallarının sonuna kadar zorlanması gerektiğinin altını çizdi. Ancak şunu da itiraf etmek lazım: Ortadoğu'da diplomasi kelimesi bazen havada asılı kalıyor, değil mi?
Bu açıklama, İsrail'in Suriye topraklarındaki hedeflere yönelik son dönemde sıklaşan hava saldırılarına bir yanıt niteliği taşıyor. BM, bu tür tek taraflı askeri operasyonların uluslararası hukuk çerçevesinin epey dışına çıktığı görüşünde. Sözcü, sivillerin korunması ve bölgesel istikrarın sağlanması konusundaki evrensel ilkeleri bir kez daha hatırlattı.
Kısacası, New York'taki BM merkezinden yükselen bu ses, tansiyonu düşürmek için son derece kritik bir uyarı. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Bu çağrı, bölge genelinde yankı bulacak mı, yoksa duvarın öteki tarafında sağır kulaklar mı bulacak? Cevabını zaman gösterecek, ancak BM'nin kaygıları şimdiden uluslararası kamuoyunun gündemine oturmuş durumda.
