New York'ta, o her zamanki gergin BM havasında, tarihi bir an yaşanıyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kürsüdeydi ve dünya liderlerine hitap ediyordu. Tam da kritik bir noktada, her şey altüst oldu.
Mikrofon aniden sustu. Evet, tam da o anlarda - dünyanın dört bir yanından delegelerin pür dikkat kesildiği o kritik dakikalarda. Ses gitti, sanki birisi fişi çekmişti. Salonda hafif bir şaşkınlık dalgası yayıldı, insanlar birbirine baktı. Bu nasıl olabilirdi?
Teknik Arıza mı, Yoksa Kasıtlı Bir Eylem mi?
Ortada ciddi sorular var. BM gibi dünyanın en prestijli organizasyonunda böyle basit bir teknik arıza olabilir mi? Yoksa... Bazıları için bu çok tanıdık bir senaryo. Dünya siyasetinde bazen 'teknik arızalar' pek de masum olmayabiliyor.
Salondaki Türk yetkililerin yüz ifadeleri her şeyi anlatıyordu adeta. Önce şaşkınlık, sonra hızlıca harekete geçme telaşı. Acaba bu bir sabotaj mıydı? Kim neden yapmış olabilirdi? Sorular havada uçuşuyordu.
Kulislerdeki Fısıltılar
Ortalık karıştı tabii. Kulislerde fısıltılar dolaşmaya başladı: "Bu kadar da tesadüf olamaz" diyenler vardı, "BM'de böyle şeyler olmaz" diyenler de. Ama gerçek şu ki, olmuştu işte.
Erdoğan'ın konuşması - ki oldukça önemli noktalara değiniyordu - bir anlığına kesintiye uğradı. Belki sadece birkaç saniye sürdü ama diplomatik dünyada bu bir ömür kadar uzun sayılır. Her şey yoluna girdi tabii sonunda, ama o birkaç saniyenin yarattığı etki çok daha kalıcı oldu.
İnsan ister istemez düşünüyor: Acaba bu tür 'kazalar' gerçekten kaza mı? Yoksa uluslararası diplomasinin kirli oyunlarından biri mi? BM yetkilileri konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmadı henüz, ama bu sessizlik bile aslında çok şey anlatıyor.
Sonuçta, dünya siyaseti sahnesinde bazen en küçük 'teknik detaylar' en büyük mesajları verebiliyor. Bu olay da öyle bir şey işte - üzerinde düşünülmesi gereken, oldukça manidar bir 'arıza'.
