
Dünya diplomasisinin kalbinin attığı New York'ta, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bugün gerçekten tarihi bir an yaşandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kürsüde konuşmasını yaparken, birden fazla ülkenin delegasyonu ayağa kalkıp salonu terk etti.
Bu, diplomatik teamüllerde neredeyse hiç görülmemiş bir protesto hareketiydi. Salonu terk eden heyetlerin sayısı onlarca olarak belirtilirken, geride kalanların yüzlerindeki şaşkın ifade her şeyi anlatıyordu adeta.
Diplomatik Deprem: Temsilciler Toplu Halde Ayrıldı
Ortadoğu'da devam eden insani kriz ve çatışmaların gölgesinde gerçekleşen bu olay, uluslararası toplumun İsrail politikalarına duyduğu sabrın tükendiğinin en net göstergesi olarak yorumlanıyor. Kimi gözlemcilere göre bu, son yılların en sert diplomatik tepkilerinden biri.
Salondan ayrılan delegasyonların çoğunluğunu Arap ve İslam ülkeleri oluştursa da, bazı Latin Amerika ve Afrika ülkelerinin de bu eyleme katıldığı gözlendi. İşte bu detay, protestonun ne kadar geniş bir katılımla gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
"Tarihi Bir An" Diyenler de Var, "Diplomatik Saygısızlık" Diyenler de
Olayla ilgili ilk yorumlar gelmeye başladı bile. Bazı batılı diplomatlar bu hareketi "diplomatik nezaketsizlik" olarak nitelerken, protestoya katılan ülkelerin temsilcileri "artık susmanın zamanı geldi" açıklamasını yaptı.
Aslında bu, BM tarihinde benzeri nadir görülen olaylardan biri. Hatırlayanlar olacaktır - Soğuk Savaş döneminde bile delegasyonların toplu halde salonu terk etmesi oldukça sıra dışı bir durumdu.
Netanyahu'nun konuşması sırasında yaşanan bu gelişme, uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfanın açılıp açılmadığı sorusunu da beraberinde getirdi. Kim bilir, belki de diplomasi artık eski diplomasi değildir.
Peki ya Türkiye'nin tutumu? Bildiğimiz kadarıyla Türk delegasyonu da bu protestoya katılanlar arasındaydı. Bu hareket, Ankara'nın bölgedeki politikaları konusunda da net bir mesaj vermiş oldu aslında.
Olayın ardından BM koridorlarında hummalı bir diplomatik trafik yaşanıyor. Kimileri bu protestoyu "tarihi bir dönüm noktası" olarak yorumlarken, kimileri de uluslararası hukuk ve diplomasi kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Bir şey kesin: Bugün New York'ta yaşananlar, önümüzdeki günlerde dünya siyasetinin gündemini meşgul etmeye devam edecek. Ve sanırım hepimiz aynı soruyu soruyoruz - acaba bu, daha büyük diplomatik değişimlerin habercisi mi?