Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM'ye Çağrı: Dünya 5'ten Büyüktür!
Erdoğan'dan BM'ye: Dünya 5'ten Büyüktür!

Tam da dünyanın en çok birleşmiş bir vizyona ihtiyaç duyduğu şu günlerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan anlamlı bir BM çıkışı geldi. Birleşmiş Milletler'in kuruluşunun 79. yılında, adeta küresel barışın nabzını tutan bir mesaj yayınladı.

Şu BM meselesi - gerçekten de - dünyanın en tuhaf paradokslarından biri değil mi? Herkes birliğin öneminden bahsediyor ama uygulamaya gelince işler karışıyor. İşte Erdoğan tam da bu noktaya parmak basıyor.

Adaletsiz Yapıya İsyan

Mesajında öyle sıradan diplomatik nezaket ifadeleriyle yetinmedi Erdoğan. Doğrudan sorunun köküne işaret etti: "Dünya 5'ten büyüktür" söylemi artık bir slogandan öte, uluslararası sistemin kangren olmuş yarasının teşhisi.

Gelin görün ki, bazıları hâlâ bu gerçeği görmezden gelmekte ısrar ediyor. Sanki dünya 1945'te donmuş kalmış gibi davranıyorlar. Oysa aradan neredeyse 80 yıl geçti!

Filistin Dramı ve BM'nin Sınavı

Gazze'de yaşanan insanlık trajedisi - itiraf etmek gerekirse - BM'nin etkinliği konusunda ciddi soru işaretleri doğurdu. Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, "Filistin'deki son gelişmeler, uluslararası toplumun insani sınavıdır".

Burada mesele sadece politik bir pozisyon değil. Temel insani değerlerle ilgili. BM'nin kuruluş felsefesiyle ilgili.

  • Adil temsiliyet sistemi oluşturulmalı
  • Karar mekanizmaları tüm ülkelere eşit uzaklıkta olmalı
  • İnsan hakları ihlalleri karşısında çifte standart uygulanmamalı

Küresel barışın sağlanması için - bence - BM'nin elini taşın altına koyması şart. Yoksa kağıt üzerinde kalan vaatlerle bir yere varılamaz.

Türkiye'nin Aktif Rolü

Türkiye, BM bünyesindeki çalışmalarda her zaman ön saflarda yer aldı. Barışı koruma operasyonlarından insani yardım çalışmalarına kadar - nerede bir iyilik hareketi varsa - Türkiye orada.

Erdoğan'ın mesajındaki şu cümle oldukça manidardı: "Biz dünya barışı için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz." Bu sadece bir söz değil, somut eylemlerle desteklenen bir taahhüt.

Ankara'dan yükselen bu ses, aslında mazlum coğrafyaların da sesi. Sessiz çoğunluğun temsilcisi. Belki de bu yüzden bu kadar önemli.

Sonuç olarak - bana kalırsa - BM'nin geleceği, mevcut statükoyu sorgulamaktan geçiyor. Erdoğan'ın da işaret ettiği gibi, reform artık bir lüks değil, zorunluluk. Dünya değişiyor, kurumların da bu değişime ayak uydurması gerekiyor.