Dünya siyaset sahnesi, bugünlerde hiç olmadığı kadar hareketli. Ve bu hareketliliğin tam ortasında, beklenen bir adım daha atıldı. Karayipler'in renkli ve stratejik ülkesi Jamaika, Filistin'i bir devlet olarak resmen tanıdığını duyurdu. Bu karar, sadece bir kâğıt parçası değil, aksine, uluslararası hukuk nezdinde çok önemli bir yankı uyandırdı.
Jamaika Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, iki devletli çözüm vizyonuna sıkı sıkıya bağlı oldukları vurgulandı. Açıklamada, "Bu karar, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkına verdiğimiz desteğin bir yansımasıdır" ifadelerine yer verildi. Peki bu ne anlama geliyor? Basitçe söylemek gerekirse, dünyanın başka bir köşesinden Filistin'e doğru açılan güçlü bir el.
Sayılar Artıyor: Diplomasi Masasında Yeni Bir Oyuncu
Jamaika'nın bu cesur hamlesi, son dönemdeki bir trendi de gözler önüne seriyor. İspanya, İrlanda ve Norveç gibi Avrupa ülkelerinin de benzer niyetlerini açıklamasının ardından, Filistin'i tanıyan ülke sayısı iyice artıyor. Resmi rakamlara göre, BM'de gözlemci devlet statüsündeki Filistin, şu anda 140'ın üzerinde ülke tarafından tanınıyor. Jamaika ile birlikte bu sayıya bir halka daha eklendi.
Ancak işin bir de diğer tarafı var. İsrail, bu tür tanıma kararlarını her zaman olduğu gibi şiddetle eleştirdi. İsrailli yetkililer, bu tür adımların doğrudan müzakerelere zarar verdiğini ve barış sürecini baltaladığını iddia ediyor. Hatta, bu kararı veren ülkeleri 'terörizmi ödüllendirmekle' suçluyorlar. Tabii, bu iki taraf arasındaki derin ve köklü uçurumu bir kez daha hatırlatıyor.
Uluslararası Arenada Yankılar
Bu gelişme, BM Genel Kurulu'nda da yankı buldu. Filistin'in tam üyeliğe kabulü için yapılan oylama, veto hakkı bulunan ABD'nin engeliyle karşılaşmıştı. Fakat, Genel Kurul'da yapılan bir başka oylamada Filistin'e daha geniş haklar tanınması kabul edilmişti. Jamaika'nın kararı, işte tam da bu küresel tartışmanın ortasında geldi. Dünya, adeta ikiye bölünmüş durumda ve her yeni tanıma, bu kutuplaşmanın bir göstergesi.
Sonuç olarak, Kingston'dan gelen bu haber sadece bir diplomatik not değil. Aynı zamanda, Ortadoğu'daki bitmek bilmeyen gerilimde yeni bir bölümün başlangıcı. Dünya, barış için iki devletli formüle mi yoksa statükoya mı yönelecek? Jamaika'nın attığı imza, bu sorunun cevabını arayanlar için önemli bir işaret fişeği oldu.
