Kalın ve Sarar'dan Tarihi Görüşme: İki Devin Kritik Diplomasi Hamlesi
Kalın ve Sarar'dan Kritik Diplomasi Görüşmesi

Ankara'nın diplomatik koridorlarında dün akşam saatlerinde oldukça kritik bir görüşme gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen'in özel temsilcisi Josh Sarar'ı ağırladı. Görüşme, bölgedeki gerginliği azaltma çabaları kapsamında hayli önemli bir adım olarak kayıtlara geçti.

İki isim, tam 75 dakika boyunca masada kaldı. Ve şunu söylemeliyim - bu sıradan bir diplomatik buluşmadan çok daha fazlasıydı. Ortadoğu'nun kanayan yarası Filistin meselesi, enine boyuna tartışıldı. Özellikle Gazze'deki insani durumun vahameti konuşuldu.

İnsani Yardım Konusunda Mutabakat

Kalın'ın ısrarla altını çizdiği bir konu vardı: sivillerin korunması. "Bu işin olmazsa olmazı" dedi adeta. İnsani yardımların engelsiz şekilde bölgeye ulaştırılması gerektiğini vurguladı. Sarar ise İsrail'in bu konudaki pozisyonunu aktardı. Taraflar, insani yardım mekanizmalarının güçlendirilmesi noktasında ortak paydada buluştu.

Görüşmede ilginç bir detay daha vardı. Kalın, bölgede kalıcı barışın tesisi için iki devletli çözümün şart olduğunu bir kez daha hatırlattı. Uluslararası hukukun üstünlüğünün altını çizdi. "Başka yol yok" dercesine...

Gerilimin Azaltılması Vurgusu

İki diplomat, bölgedeki gerilimi tırmandıracak her türlü hamleden kaçınılması gerektiği konusunda mutabık kaldı. Kalın'ın özellikle vurguladığı nokta şuydu: "İslam dünyasının Kudüs ve mescitlere yönelik hassasiyeti görmezden gelinemez." Bu, oldukça net bir mesajdı aslında.

Görüşmenin belki de en can alıcı kısmı, ilişkilerin normalleşme süreciydi. Taraflar, diyalog kanallarının açık tutulmasının önemine dikkat çekti. Yeni bir sayfa açılabilir mi? Zaman gösterecek ama bu buluşma en azından iletişimin kopmadığını gösterdi.

Şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Türkiye'nin bölgedeki barış ve istikrar arayışındaki rolü bir kez daha öne çıktı. Ankara'nın diplomasi trafiğinin yoğunluğu, aslında ne denli kritik bir aktör olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu görüşme, sadece iki ülke arasındaki ilişkiler açısından değil, tüm bölgenin geleceği açısından da oldukça manidar. Ve şahsen düşünüyorum ki - diplomasi her zaman en doğru yoldur. Umuyorum ki bu tür temaslar, daha yaşanılabilir bir Ortadoğu'nun kapılarını aralar.