
Uluslararası diplomasi sahnesinde bugün gerçekten çarpıcı bir gelişme yaşandı - hem de birden fazla cepheden. Kanada ve Avustralya, neredeyse senkronize bir şekilde, Filistin devletini resmen tanıma kararlarını açıkladılar. Bu, Ortadoğu'nun karmaşık siyasi dokusunda önemli bir dönüm noktası sayılır.
Ottawa'dan gelen açıklamaya göre, Kanada Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, "iki devletli çözümü destekleme taahhütlerinin bir parçası olarak" bu adımı attıklarını belirtti. Aslında bu, beklenmedik bir hamle değildi - ama yine de birçok analisti şaşırttı. Zira Batılı ülkeler arasında Filistin'in devlet statüsünü tanıma konusunda genellikle ihtiyatlı bir dil kullanılıyordu.
Avustralya tarafında ise durum daha da ilginç. Başbakan Anthony Albanese, "Bu karar, bölgede kalıcı barış için atılması gereken adımlardan sadece biri" derken, aslında oldukça karmaşık bir diplomatik denklemin parçası olduklarını ima ediyordu. Kim bilir, belki de uluslararası arenada giderek yalnızlaşan İsrail'e yönelik bir mesajdı bu?
Peki Ya Uluslararası Tepkiler?
Elbette bu kararlar sessiz sedasız geçmedi. İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen açıklamada, bu tür tek taraflı kararların "barış sürecine zarar verdiği" ifade edildi. Tam tersine, Filistin yetkilileri ise kararı "tarihi bir adım" olarak nitelendirdi. İki taraf arasındaki bu zıt tepkiler, konunun ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Aslında bu gelişme, son dönemde artan bir eğilimin parçası. İspanya, İrlanda ve Norveç'in Mayıs ayında benzer kararlar alması, adeta domino etkisi yaratmış gibi görünüyor. Uluslararası toplumun Filistin meselesine bakışındaki bu değişim, İsrail için ciddi bir diplomatik sınav oluşturuyor.
Washington'dan gelen tepki ise - tahmin edebileceğiniz gibi - daha temkinli. ABD Dışişleri Sözcüsü, "iki devletli çözümü desteklemeye devam ettiklerini" ancak "nihai statü müzakerelerinin doğrudan taraflar arasında yapılması gerektiğini" vurguladı. Yani, her zamanki dengeli (!) duruşlarını korudular.
Pratikte Ne Değişecek?
Asıl merak edilen soru bu: Bu tanıma, sahada neyi değiştirecek? Diplomatik ilişkilerin tesis edilmesi, Filistin temsilciliklerinin elçilik statüsüne yükselmesi gibi somut adımlar bekleniyor. Ama daha da önemlisi, uluslararası kurumlarda Filistin'in konumunun güçlenmesi.
BM'de gözlemci devlet statüsüne sahip olan Filistin, şimdi daha fazla ülkenin tanımasıyla birlikte - nasıl desem - meşruiyetini pekiştiriyor. Bu da gelecekte olası müzakerelerde elini güçlendirecek bir faktör olarak görülüyor.
Sonuç olarak, Kanada ve Avustralya'nın bu hamlesi, uluslararası diplomasideki dengeleri yeniden şekillendirebilecek potansiyele sahip. Ortadoğu'da barışa giden yol uzun ve dolambaçlı olsa da, bu tür adımların sürece katkı sağlayacağı muhakkak. Gerçi kimileri için bu "symbolic bir hareket"ten ibaret olsa da, sembollerin diplomasideki gücünü hiçe sayamayız, değil mi?