Lüksemburg'dan Tarihi Adım: Filistin Devleti Resmen Tanınıyor!
Lüksemburg Filistin Devletini Tanıma Kararı Aldı!

Avrupa'nın küçük ama etkili ülkelerinden Lüksemburg, uluslararası diplomasi sahnesinde oldukça ses getirecek bir hamleye hazırlanıyor. Başbakan Luc Frieden'in açıklaması, adeta diplomasi dünyasında bir şok etkisi yarattı desek yeridir.

Frieden, ülkesinin Filistin devletini resmen tanımak için somut adımlar atacağını belirtti. Aslında bu, birdenbire ortaya çıkmış bir karar değil. Lüksemburg, uzun zamandır Filistin meselesine diğer Avrupa ülkelerinden daha farklı bir perspektiften bakıyordu – ki bu son açıklama, bu bakış açısının kaçınılmaz bir sonucu gibi görünüyor.

Avrupa'da Yeni Bir Diplomatik Dalga mı Geliyor?

İspanya, İrlanda ve Slovenya'nın daha önce benzer adımlar atması, Lüksemburg'un bu kararı için bir tür zemin hazırladı diyebiliriz. Frieden'in dediğine göre, bu ülkelerle koordineli bir şekilde hareket edeceklermiş. Yani, Avrupa'da Filistin'in tanınması konusunda adeta bir domino etkisi yaşanıyor – ve Lüksemburg, bu dominonun bir sonraki taşı olmaya hazırlanıyor.

Peki ama neden şimdi? Frieden, açıklamasında İsrail-Filistin çatışmasının ancak iki devletli çözümle son bulabileceğini vurguladı. Aslında bu, birçok uluslararası aktörün teoride kabul ettiği ama pratikte bir türlü ilerleyemediği bir nokta. Lüksemburg, bu açmazı somut bir adımla delmeye çalışıyor gibi görünüyor.

Pratikte Bu Ne Anlama Geliyor?

Lüksemburg'un atacağı adımlar sadece sembolik bir tanımanın ötesine geçebilir. Frieden, Filistin devletini tanımanın 'siyasi bir sinyal' olacağını söylüyor ama aslında bu sinyalin pratik yansımaları da olacak. Diplomatik ilişkilerin kurulması, olası ekonomik iş birlikleri... Tüm bunlar, Filistin'in uluslararası arenadaki konumunu güçlendirecek adımlar.

Tabii İsrail'in bu gelişmeye nasıl tepki vereceği de merak konusu. Zaten İsrail Dışişleri Bakanlığı, daha önce benzer adım atan ülkeleri 'teröre ödül vermekle' suçlamıştı. Lüksemburg'un bu hamlesi, Tel Aviv-Brüksels hattında yeni bir gerilime yol açar mı? Kim bilir...

Öte yandan, Lüksemburg'un bu kararı AB içindeki dengeleri de etkileyebilir. Zira Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Filistin konusunda tam bir fikir birliği yok – ve Lüksemburg'un bu adımı, belki de diğer ülkeleri de benzer hamleler yapmaya itebilir.

Sonuç olarak, küçük bir ülkenin attığı bu büyük adım, uluslararası diplomaside yeni bir sayfa açabilir. Frieden'in dediği gibi, 'doğru zamanın' geldiğine inanıyorlar. Acaba gerçekten öyle mi? Zaman gösterecek...