
Olaylar bazen öyle bir hal alıyor ki, kadim bir taş parçası uluslararası diplomasiyi altüst edebiliyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun son açıklamaları tam da bu durumu gözler önüne seriyor.
Netanyahu, Kudüs'te sergilenmek üzere Türkiye'den istediği 2700 yıllık Siloam Yazıtı'nı alamayınca adeta küplere bindi. Bu kadim eserin transferi için gerekli izinler bir türlü çıkmayınca, İsrail lideri doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef gösteren açıklamalar yapmaktan çekinmedi.
Tarihi Eser mi, Siyasi Malzeme mi?
Ortadoğu'da her şeyin politize olduğu şu günlerde, tarihi eserler bile bu kuralın dışında kalamıyor. Siloam Yazıtı, İbranice yazılmış en eski yazıtlardan biri olarak kabul ediliyor. MÖ 8. yüzyıla tarihlenen bu taş tablet, Kudüs'ün su sisteminin inşasını anlatıyor. Arkeologlar için paha biçilmez değerde olan bu eser, maalesef siyasi bir çekişmenin nesnesine dönüştü.
İsrail hükümeti, yazıtı 'Birleşik Kudüs Günü' kutlamalarında sergilemek istemiş. Fakat işler planlandığı gibi gitmemiş. Türkiye'den çıkış izni çıkmayınca Netanyahu'nun tepkisi oldukça sert olmuş.
Diplomatik Krizin Ayak Sesleri
Netanyahu'nun açıklamalarındaki üslup gerçekten dikkat çekici. "Türkiye'deki yetkililerin bize iade etmeyi reddettiği" ifadelerini kullanması, durumun vahametini gösteriyor. Oysa bu tür tarihi eser transferleri her zaman karmaşık diplomatik süreçler gerektirir. İşin iç yüzünü tam olarak bilmeden yorum yapmak doğru olmaz ama, Netanyahu'nun bu çıkışı ilişkileri daha da germekten başka işe yaramayacak gibi duruyor.
Üstelik İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın konuya dahil olması, meselenin ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Ankara'daki İsrail Büyükelçiliği yetkililerinin temasları da sonuçsuz kalmış. Tüm bu gelişmeler, iki ülke arasındaki ilişkilerin halen oldukça kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Peki nedir bu Siloam Yazıtı'nı bu kadar önemli kılan? Aslında cevap oldukça basit: Bu yazıt, İncil'de bahsedilen olayları doğrulayan somut bir kanıt. Hezekyal Tüneli olarak bilinen su sisteminin yapımını anlatıyor. 1880'de keşfedildiğinden beri arkeoloji dünyasının en değerli buluntuları arasında sayılıyor.
Sonuç olarak, tarihi eserlerin siyasi çekişmelere alet edilmesi üzücü. Umarım iki ülke yetkilileri bu soruna makul bir çözüm bulur da, bu kadim yazıt hak ettiği saygıyı görür. Zira tarih, bize ait olanı korumakla yükümlü olduğumuzu hatırlatıyor - siyasi hesaplardan bağımsız olarak.