
New York'taki BM Genel Merkezi'nde bugün yaşananlar gerçekten sıra dışıydı. Salonu dolduran diplomatlar ve dünya liderleri, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın kürsüye çıkacağını öğrendiklerinde şaşkınlıklarını gizleyemedi. Trump'ın konuşması ise beklenildiği gibi diplomatik nezaket sınırlarını zorlayan bir performans oldu.
Mikrofona yaklaşırken o bildik kendinden emin tavrıyla, "Küreselciler ülkemizi mahvediyor" diyerek başladı söze. Bu, salonda duyulabilir bir fısıltı dalgasına neden oldu. Sanki hiç ayrılmamış gibiydi - aynı retoriği, aynı jestleri, aynı provokatif üslubu.
Göçmen Politikasına Sert Eleştiri
Konuşmasının önemli bir bölümünü göçmen politikasına ayırdı Trump. "Sınırlarımız bir süzgeç gibi olmalı, bir kapı değil" diyerek mevcut yönetimin politikalarını adeta yerle bir etti. Oldukça netti: "Biz kim olduğunu bildiğimiz insanları istiyoruz, kim olduğunu bilmediklerimizi değil."
Bu noktada ses tonunu yükselterek, "Amerikalı işçiler unutuldu!" diye haykırdı. Sanki seçim kampanyası yapıyormuş gibiydi - oysa BM kürsüsünde duruyordu.
Ekonomi ve Ticaret Vurgusu
Ekonomi konusuna gelince... Trump'ın tipik 'Amerika Birinci' söylemi kendini gösterdi. "Ticaret anlaşmaları bir felaket" diyerek mevcut uluslararası ticaret düzenini eleştirdi. "Biz kazanan olmalıyız, kaybeden değil" ifadeleri salonda karışık tepkilere neden oldu.
İlginç bir şekilde, Çin'e yönelik sert ifadeler kullanmaktan kaçındı. Bunun yerine, "Herkes kurallara uymalı" genelmesi yapmayı tercih etti. Belki de stratejik bir hamleydi bu.
Diplomasi Anlayışı
Trump'ın diplomasi anlayışı her zamanki gibi doğrudan ve yapılandırılmamıştı. "Benim diplomasim basit: karşılıklı saygı ve güçlü olmak" dedi. Geleneksel diplomasi kurallarına pek aldırış etmediği belliydi.
Konuşma sırasında bir ara, "Bazıları bunları söylememin uygun olmadığını düşünebilir" diyerek durakladı. "Ama gerçekleri söylemek zorundayız" diye ekledi. Bu an, tipik Trump retoriğinin özeti gibiydi.
Uluslararası Tepkiler
Salondaki tepkiler oldukça karışıktı. Bazı delegeler dikkatle dinlerken, diğerleri açıkça rahatsızlık gösteriyordu. Özellikle Avrupa Birliği temsilcilerinin yüz ifadeleri oldukça anlamlıydı.
Trump konuşmasını, "Amerika geri dönecek" diyerek bitirdi. Bu ifade, gelecekteki siyasi niyetlerinin bir göstergesi miydi? Kimse emin değil ama mesaj oldukça netti.
BM'nin bu geleneksel ortamında Trump'ın konuşması bir fırtına gibi esti. Kimileri için rahatsız edici, kimileri içinse ferahlatıcı bir rüzgardı bu. Kesin olan bir şey var: Trump siyaset sahnesinden hiç ayrılmamış gibi görünüyor.