Diyarbakır'ın o tarih kokan sokaklarında yeni bir sanat rüzgârı esiyor. Albayrak Grubu'nun başlattığı 'Mezopotamya'nın Kalbine Sanat Yolculuğu' adını taşıyan proje, bölgenin binlerce yıllık kültür birikimini gün yüzüne çıkarıyor. İnsanı içine çeken, adeta büyüleyen bir girişim bu.
Projenin kalbinde, Diyarbakır Suriçi'ndeki o muazzam Cemil Paşa Konağı yer alıyor. Restore edilerek sanatseverlerin hizmetine sunulan bu tarihi mekân, şimdilerde bölgenin kültür hazinesine dönüşmüş durumda. Burası sadece bir sergi alanı değil, aynı zamanda canlı bir kültür laboratuvarı gibi.
Sanatın Kalbinin Attığı Yer
Küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen'in üstlendiği sergide, sekiz usta sanatçının eserleri yer alıyor. İsimler mi? Şenol Şensoy, Nurullah Görhan, Bahri Genç gibi Türkiye'nin önemli sanatçıları... Her biri kendi tarzında Mezopotamya'nın ruhunu yansıtıyor.
Ah bir de görebilseydiniz o eserleri! Kimi tablolarda bölgenin kadim tarihi, kimi heykellerde ise modern yorumlar göze çarpıyor. Sanatın dili evrensel belki, ama buradaki her parça bize özgü bir şeyler fısıldıyor gibi.
Kültür Köprüsü Kuruluyor
Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Oğuzhan Albayrak'ın dediği gibi, "Biz bu projeyle bir kültür köprüsü kurmayı hedefliyoruz." Gerçekten de öyle - doğu ile batıyı, geçmiş ile bugünü buluşturan bir köprü bu.
Projenin en çarpıcı yanlarından biri de sadece sergiyle sınırlı kalmayacak olması. Atölye çalışmaları, sanatçı buluşmaları, seminerler... Diyarbakır artık sadece tarihiyle değil, sanatıyla da konuşulacak.
Şehrin sokaklarında dolaşırken, insan bu projenin ne kadar anlamlı olduğunu daha iyi anlıyor. Tarihin katmanları arasında kaybolmuş bu kent, şimdi sanatın canlı nefesiyle yeniden hayat buluyor.
Belki de en güzeli, bu projenin sadece bugünü değil yarını da şekillendirecek olması. Genç sanatçılara ilham verecek, bölgenin kültür hayatına yeni bir soluk getirecek. Diyarbakır - sanatla yeniden doğan şehir.
