
Tam 954 yıl önce bugün... Tarihin akışını değiştiren bir destan yazıldı Malazgirt ovasında. Ve işte o destan, bugün hâlâ yüreklerimizde yaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, bu anlamlı gün için özel bir mesaj yayımladı.
Şöyle diyordu Emine Hanım: "Malazgirt Zaferi, bizim için sadece bir muharebenin adı değil, bir milletin kaderini değiştiren anın ta kendisidir." Gerçekten de öyle değil mi? 26 Ağustos 1071'de Sultan Alparslan'ın önderliğindeki ordumuz, Anadolu'nun tapusunu aldı adeta.
Bir Milletin Diriliş Destanı
Düşünsenize... O gün kazanılan zafer olmasaydı, belki de bugün bu topraklarda olmayacaktık. Emine Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, Malazgirt ruhu hâlâ ayakta. Şanlı ecdadımızın mirası, her karış toprağımızda hissediliyor.
Peki neden bu kadar önemli bu zafer? Cevabı aslında çok basit: Anadolu'yu bize vatan yapan ilk adım. Sultan Alparslan'ın o meşhur sözleriyle: "Biz bu topraklara malik olmak için değil, sahip olmak için geldik."
Tarihten Gelen Güç
Emine Erdoğan'ın mesajında dikkat çeken bir diğer nokta ise şuydu: "Bu zafer, sadece geçmişimizle övünmek için değil, geleceğe daha güçlü bakmak için bir ilham kaynağıdır." Haklı da... Tarihini bilmeyen, geleceğini inşa edemez çünkü.
Malazgirt'te kazanılan zafer, sadece askeri bir başarı değil aynı zamanda bir medeniyet projesinin de başlangıcı oldu. Anadolu'nun kapıları ardına kadar açıldı ve bir daha asla kapanmadı.
Emine Erdoğan'ın mesajı şu sözlerle son buluyordu: "Bu kutlu zaferin 954. yılında, başta Sultan Alparslan olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum." Tarih yazanları unutmamak, unutturmamak boynumuzun borcu.