Kim derdi ki, o ekranlara yansıyan sıcacık gülüşünün ardında, memleket topraklarına duyulan derin bir özlem yatıyor? Şener Şen deyince aklımıza hemen o samimi, sıcak, içten tavırları gelir. Peki bu samimiyetin kaynağının neresi olduğunu hiç düşündünüz mü?
Cevap, belki de tahmin ettiğinizden çok daha yakın: Adana. Evet, yanlış duymadınız. Türk sinemasının bu dev ismi, Çukurova'nın o kavurucu sıcağında, pamuk tarlalarının arasında hayata gözlerini açmış.
Adana'nın Çocuğu Büyük Şehirde
Şener Şen'in hayat hikayesi aslında tam bir 'taşradan metropole' yolculuğu. Adana'da başlayan hayat serüveni, İstanbul'da devam etmiş. Ama şu var ki, insanın memleketiyle olan bağı hiçbir yerde kopmuyor. O sıcak kanlılık, o doğallık - işte bunların hepsi Adana'nın o sıcak ikliminden, misafirperver insanlarından izler taşıyor bence.
Düşünsenize, çocukluğunuzu geçirdiğiniz yer sizi nasıl da şekillendiriyor. Şener Şen'in oyunculuğundaki o 'doğallık' aslında bir nevi memleketinden getirdiği özelliklerin yansıması. Adanalı olmanın verdiği o rahatlık, o samimiyet - işte bunlar ekranlara da yansımış.
Yeşilçam'da Bir Çınar
Şener Şen denince akla sadece bir oyuncu değil, adeta bir 'okul' geliyor. Oynadığı her rolde, izleyiciye kendini nasıl da hissettiriyor değil mi? Sanki ekranın öteki tarafından size el sallıyor, sohbet ediyor gibi.
Belki de bu yüzden onu izlerken kendimizi kaybediyoruz. Çünkü o, rol yapmıyor - yaşıyor. İşte bu 'yaşayan' oyunculuğun altında yatan sır, memleketinden getirdiği o otantik duruş bana kalırsa.
Kim bilir, belki de Adana'nın o sıcak gecelerinde dinlediği hikayeler, çocukken tanık olduğu insan manzaraları onun oyunculuk hamuruna karışmış. Sonuçta sanatçı dediğin, yaşadıklarından beslenmez mi?
Memleket Hasreti ve Sanat
Şener Şen'in hayatı aslında birçok sanatçı için de ilham verici. Taşradan gelip büyük şehirde kendini kanıtlamak - hiç de kolay bir iş değil. Ama o, memleketinden getirdiği değerleri bir yük olarak değil, bir zenginlik olarak taşımış.
Şimdi düşünüyorum da, acaba memleketinden uzakta yaşamanın verdiği o hasret miydi onu bu kadar duygusal, bu kadar 'insan' yapan? Belki de özlemini çektiği o topraklar, onun sanatını besleyen en önemli kaynaktı.
Sonuç olarak, Şener Şen sadece bir oyuncu değil - aynı zamanda memleket sevgisini, özlemini sanatına yediren bir sanatçı. Adana'nın çocuğu, Türk sinemasının çınarı olmuş. Ve işte bu yüzden, onu izlerken hep o sıcaklığı hissediyoruz. Çünkü o, samimiyetini hiç kaybetmemiş.