Fatih'in daracık sokaklarında dolaşırken, her taşın altından tarih fışkırıyor adeta. İşte tam da bu yüzden, Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan'ın sözleri o kadar anlamlı geliyor insana. Turan, Fatih'in UNESCO dünya mirası listesinde sadece bir yer işgal etmediğini, tam anlamıyla bu mirasın kalbinin burada attığını söylüyor.
Düşünsenize, İstanbul denilince akla gelen o ikonik silüetin tam merkezindeyiz. Ayasofya'sı, Süleymaniye'si, Yerebatan Sarnıcı ve daha nicesi... Hepsi bu semtin sınırları içinde. Turan'ın dediği gibi, "Fatih sadece bir semt değil, medeniyetlerin buluşma noktası."
Koruma Çalışmaları Tüm Hızıyla Sürüyor
Belediye olarak tarihi mirası korumak için hummalı bir çalışma içindeler. Restorasyon projeleri, çevre düzenlemeleri, kültürel etkinlikler... Her biri, bu kadim şehrin dokusunu yaşatmak için atılan adımlar. Turan'ın ifadesiyle, "Biz sadece taş yapıları korumuyoruz, bin yıllık ruhu muhafaza ediyoruz."
Aslında işin özü şu: Fatih, İstanbul'un belleği. Her köşesinde bir anı, her sokağında bir hikaye saklı. UNESCO listesine girmek elbette önemli ama asıl mesele, bu mirası gelecek kuşaklara aktarabilmek.
Turizme Katkısı Göz Ardı Edilemez
Dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin ilk uğrak yeri burası. Yılda milyonlarca ziyaretçi, bu tarihi atmosferi solumak için geliyor. Turan'ın da altını çizdiği gibi, "Fatih sadece bizim değil, tüm insanlığın ortak değeri."
Peki ya gelecek? Koruma-kullanma dengesini gözeterek ilerlemek en büyük hedef. Modern ihtiyaçlarla tarihi dokuyu harmanlamak hiç de kolay değil, bunu itiraf etmek lazım. Ama görünen o ki, belediye bu hassas dengeyi kurmak için elinden geleni yapıyor.
Sonuçta, Fatih sadece geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin de mirası. Ve bu mirasa sahip çıkmak, hepimizin ortak sorumluluğu.
