Tarih 3 Mayıs 1481'i gösterdiğinde, Osmanlı İmparatorluğu belki de en sarsıcı günlerinden birini yaşıyordu. İstanbul'u fethederek bir çağı kapatıp yenisini açan, dillere destan hükümdar Fatih Sultan Mehmed hayata gözlerini yummuştu. Ama işin ilginç tarafı, bu acı haberin İstanbul surlarını aşıp Venedik'e ulaşma hikayesi...
Günler geçiyor, haber yayılıyordu. Tam 16 gün sonra, 19 Mayıs'ta Venedik elçileri nihayet duyuruyu resmi kayıtlara geçirdiler. Peki nasıl bir ifade kullandılar dersiniz? Beklediğiniz gibi 'büyük hükümdar' ya da 'fatih' gibi sıfatlar değil, çok daha sıradışı bir tanım.
Tarihin Sayfalarında Saklı O İbare
Venedik arşivlerini karıştıran meraklı gözler, o günün belgelerinde şu çarpıcı ifadeyle karşılaşıyor: "Gran Turco è morto" - yani "Büyük Türk Öldü". Evet, yanlış duymadınız. Fatih Sultan Mehmed gibi dünya tarihini değiştiren bir isim için kullanılan tanım bu kadar yalındı.
Aslında düşününce, o dönemin Avrupa'sı için Osmanlı hem korkulan hem de hayranlık duyulan bir güçtü. Venedik elçilerinin bu kısa ve net ifadesi, belki de o karmaşık duyguların bir yansımasıydı. Fazla söze gerek yoktu - Büyük Türk artık yoktu ve bu, her şeyi değiştirecek bir haberdi.
Haberin Yolculuğu ve Etkileri
O dönemin iletişim koşullarını düşünün. Atlar, gemiler, ulaklar... Haberin İstanbul'dan Venedik'e ulaşması neredeyse iki buçuk hafta sürmüştü. Bugün saniyeler içinde dünyanın öbür ucuna ulaşan mesajlarla kıyaslayınca, insan ister istemez hayret ediyor.
Venedikliler için bu haber ne ifade ediyordu peki? Bir yandan rahat bir nefes - İstanbul'u fetheden, Avrupa'nın kapılarına dayanan o güçlü hükümdar artık yoktu. Diğer yandan belirsizlik - yerine kim geçecek, Osmanlı politikaları değişecek mi? Ticaret yolları etkilenecek mi? Sorular, sorular...
Gariptir, tarih bize gösteriyor ki bazen en karmaşık gerçekler en basit ifadelerde saklanıyor. "Gran Turco è morto" - sadece üç kelime, ama koskoca bir imparatorluğun kader değiştiren anını özetleyen.
Fatih'in vefatıyla ilgili bu küçük ama çarpıcı detay, tarihin ne denli canlı ve sürprizlerle dolu olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize. Kayıtlara düşülen o kısa not, aslında yüzyıllar sonra bile konuşulacak derin bir hikayeyi barındırıyor içinde.