
İstanbul denilince akla sadece camiler ve boğaz gelmez - Haliç'in kıyısında, zamanın ruhunu taşıyan bir yapı var ki, hikayesi gerçekten etkileyici. Feshane, öyle sıradan bir bina değil; adeta şehrin hafızasının canlı bir tanığı.
Aslında burası, Osmanlı'nın son dönemlerinde, tam tamına 1833'te kurulmuş bir fes üretim merkeziydi. Düşünsenize, o zamanlar burada binlerce fes üretiliyordu ve imparatorluğun sembollerinden biri haline gelmişti. Zamanla üretim durdu tabii, ama bina önemini hiç kaybetmedi.
Kültürel Bir Dönüşüm Hikayesi
1990'lı yıllar Feshane için adeta bir milattı. Restorasyonlar sayesinde bu endüstriyel miras, muhteşem bir kültür merkezine dönüştü. Şimdilerde uluslararası sergilere, kültür festivallerine ve önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Kim derdi ki bir zamanların fabrikası, İstanbul'un kültür hayatının kalbi olacak?
Haliç manzarası ise -inanılmaz derecede- büyüleyici. Etkinliğe gitmişsinizdir, bir ara dışarı çıkıp manzarayı seyredersiniz ve kendinizi şehrin tarihine dalmış bulursunuz. O anlar paha biçilemez gerçekten.
Nerede Bu Gizli Hazîne?
Feshane'yi bulmak hiç de zor değil aslında. Haliç kıyısında, Eyüp Sultan ile Ayvansaray arasında konumlanıyor. Toplu taşıma kullanacaksanız, otobüsler ve minibüsler sizi neredeyse kapısına kadar götürüyor. Özel araçla gelecekseniz de -şehir trafiğine dikkat ederek- rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
İstanbul'a yolunuz düşerse ve tarihe, kültüre ilginiz varsa -ki neden olmasın- Feshane'yi mutlaka gezin listesine ekleyin. Burası sadece bir bina değil, şehrin ruhunu anlatan canlı bir tarih kitabı gibi.
Gelecek için planlara gelince... Belediye ve kültür kurumları, burayı daha da canlı tutmak için projeler üretmeye devam ediyor. Yani Feshane, İstanbul'un kültür hayatındaki önemli rolünü oynamaya devam edecek gibi görünüyor.