İstanbul'da düzenlenen o gece, gerçekten de insanın içine işleyen türden bir etkinlikti. 'Gökyüzünün ve Kudüs'ün Sevdalıları' adını taşıyan program, adeta zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız o anlardan biriydi.
Salon tıklım tıklım doluydu - ki bu kadar kalabalık beklemiyordum açıkçası. Herkesi bir araya getiren o görünmez bağ, Kudüs sevgisiydi sanırım. İnsanların gözlerindeki o ışıltıyı görmeliydiniz.
Sanatın Kalbinin Attığı Anlar
Programda neler yoktu ki? Öyle sıradan bir etkinlik değildi, samimi duyguların sanatla buluştuğu bir şölendi adeta. Şiirler okundu, ilahiler söylendi, sema gösterileri yapıldı. Her biri bir diğerinden etkileyiciydi doğrusu.
Aslında en çok etkileyen şey, sanatın evrensel dilinin o gücü oldu. İnsan farklı diller konuşsa da, farklı kültürlerden gelse de, güzel sanatlar karşısında hepimiz aynı duyguları paylaşıyoruz. Tuhaf değil mi?
Kudüs'ün Çağrısı
Kudüs denince... Ah, Kudüs. O şehir sadece taş ve topraktan ibaret değil ki. Binlerce yıllık tarihi, kutsal mekanları, her taşında saklı anılarıyla bambaşka bir yer. Programda da bu hissiyat tüm çıplaklığıyla yansıtıldı bence.
Katılımcılar arasında konuştuğum birkaç kişi, "Kudüs'ü hiç gitmeden burada hissettik" diyordu. Sanırım sanatın gücü de bu - sizi alıp hiç gitmediğiniz yerlere götürebiliyor.
Geceye Damga Vuranlar
Etkinlikte performans sergileyen sanatçılar gerçekten işinin ehli insanlardı. Öyle gelişigüzel hazırlanmış bir program değildi, her detayı düşünülmüştü. Kimi zaman hüzünlendiren, kimi zaman umut veren o anlar...
- Şiir dinletileriyle adeta zamanın ruhunu yakalayan okuyucular
- İlahilerle gönülleri fetheden ses sanatçıları
- Sema gösterileriyle izleyenleri büyüyen dervişler
- Ve tabii müzik... O müzik ki, kelimelerle anlatılması güç
Programın belki de en güzel yanı, sadece seyredilen değil, yaşanan bir deneyim olmasıydı. İnsan kendini o anın akışına bırakıveriyordu ister istemez.
Son Söz Yerine
Şunu söyleyebilirim ki, o gece orada bulunan herkes için unutulmaz bir deneyimdi. Sanatın birleştirici gücünü bir kez daha gösterdi insanlara. Kudüs'ün o büyülü atmosferi, İstanbul'da bir kez daha hayat buldu.
Keşke her şehirde böyle anlamlı programlar düzenlenebilse. İnsanın içindeki o güzel duyguları uyandıran, bir araya getiren, umut veren etkinlikler... Belki de tam da bu zamanda ihtiyacımız olan şey bu.
