Tarih sayfalarında adı altın harflerle yazılan, Osmanlı'nın kuruluş destanında kritik bir rol üstlenen Nilüfer Hatun... Günümüzde ise ekranlarda Mahassine Merabet'in nefes kestiği performansıyla hayat buluyor. Peki gerçekte kimdi bu güçlü kadın?
Aslında işin özü şu: Yarhisar Tekfur'unun kızı olarak dünyaya gelen Holofira, Osman Bey'in oğlu Orhan Gazi ile evlendikten sonra Nilüfer adını almıştı. Bu isim değişikliği sadece bir formalite değil, bambaşka bir hayata ve tarihi bir misyona adım atışın simgesiydi.
Tarihin Tozlu Sayfalarından Günümüze
Nilüfer Hatun'un hikayesi -inanması güç ama- bir savaş ganimeti olarak başlasa da, kader onu Osmanlı'nın kurucu kadınlarından biri yapacaktı. Orhan Gazi'nin eşi ve Murat Hüdavendigar'ın annesi olarak, devletin temellerinin atıldığı o kritik dönemde etkisi yadsınamazdı.
Kimilerine göre bir köprüydü o - Bizans ile Osmanlı arasında. Kimine göre ise anneliğiyle şekillendirdiği bir imparatorluğun sessiz mimarı.
Ekranlardaki Yüzü: Mahassine Merabet
Peki bu kadim karakteri ekranlara taşıyan isim? Fransız asıllı oyuncu Mahassine Merabet. 1996 doğumlu bu genç yetenek, aslında oyunculuk kariyerine oldukça erken yaşlarda adım atmış. Paris'te başlayan yolculuğu, şimdilerde dünyanın dört bir yanından milyonlarca izleyiciyi ekran başına kilitleyen Kuruluş Osman'a uzanıyor.
Merabet'in oyunculuk serüveni -biraz şaşırtıcı gelebilir- aslında tiyatro sahnelerinde başlamış. Fransız tiyatrolarındaki performansları, onu giderek daha büyük projelere taşımış. Ta ki Türkiye'deki yapımların kapısını çalana kadar.
- Yetenek mi, kader mi? Mahassine'nin Nilüfer Hatun rolü için seçilmesi aslında hem yeteneğinin hem de fiziksel benzerliğin bir sonucu
- Kültürlerarası köprü: Fransız kökenli olmasına rağmen Türk tarihine olan hakimiyeti ve özverisi takdir topluyor
- Zorlu süreç: Tarihi bir karakteri canlandırmanın getirdiği sorumluluğun altından başarıyla kalkıyor
Dizideki performansıysa -açıkçası- izleyenleri ikiye ayırıyor. Bazıları fazla modern bulurken, çoğunluk tarihi bir karaktere 'insani' bir dokunuş getirdiğini düşünüyor.
Gerçek ile Kurgu Arasında Bir Ömür
Tarihi kaynaklara baktığımızda, Nilüfer Hatun'un sadece bir eş ve anne olmanın ötesinde, devlet işlerinde de söz sahibi olduğunu görüyoruz. Bursa'da yaptırdığı imaret ve vakıflarla, sosyal devlet anlayışının ilk örneklerinden birini sergilemiş adeta.
Günümüzde hala Bursa'da adını taşıyan Nilüfer Çayı ve ilçesi, onun mirasının yaşayan kanıtları. Tarih kitapları bazen unutabilir ama toprak asla unutmaz derler ya, aynen öyle.
Mahassine Merabet ise bu ağır mirası taşımakla kalmıyor, aynı zamanda kendi kariyer haritasını da çiziyor. Kuruluş Osman'dan önceki projeleri ve sonrasındaki planları merak konusu. Belki de yeni neslin en ilginç oyunculuk kariyerlerinden birine tanıklık ediyoruz.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; tarih ile bugün arasında köprü kuran bu hikaye, hem bir kadının gücünü hem de sanatın dönüştürücü etkisini gözler önüne seriyor. Nilüfer Hatun yüzyıllar önce yaşamış olabilir ama Mahassine Merabet sayesinde bugün bile konuşuluyor - işte sanatın gücü!