İstanbul'un kültür hayatı dün gece gerçekten nefes kesici bir olaya tanıklık etti. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yaşananlar, belki de aylardır şehrin gördüğü en etkileyici sanat performanslarından biriydi.
Bulgar soprano Sonya Yoncheva ve Azeri tenör Yusif Eyvazov... İsimleri dünya opera sahnesinde duyulduğunda herkesin kulak kabarttığı iki dev isim. Aynı sahneyi paylaştılar - hem de İstanbul'da!
Bellini'nin Ölümsüz Eseri Yeni Bir Solukla
Vincenzo Bellini'nin 1831'de bestelediği 'Norma' - operanın en zor soprano rollerinden biri olarak kabul edilir. Yoncheva bu zorlu rolü o kadar doğal taşıdı ki, sanki bu rol için yaratılmıştı. Sesinin o inanılmaz tınısı salonun en uzak köşesine kadar ulaştı. Dinleyenleri adeta büyüledi.
Eyvazov ise - vay canına - Pollione rolünde tam bir güç gösterisi sergiledi. O tenor sesiyle, en yüksek notalarda bile nasıl bu kadar rahat ve güçlü kalabildiğini anlamak gerçekten zor.
Sahnede Görsel Bir Şölen
Ve bale... Ah, o bale performansı! İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçıları öyle zarif, öyle duygusal hareketlerle dans ettiler ki, seyirciler gözlerini sahneden alamadı. Müziğin her notasına bedenleriyle cevap verişleri görülmeye değerdi.
Orkestra şefi Francesco Lanzillotta'nın yönetimindeki müzisyenler de - kim ne derse desin - mükemmel bir iş çıkardı. Bellini'nin romantizmini en ince detayına kadar yansıttılar.
Seyircilerden Yükselen Coşku
Performans sonunda salonu dolduran binlerce kişi dakikalarca ayakta alkışladı. Öyle bir enerji oluştu ki, sanatçılar defalarca sahneye çağrıldı. Bazı seyircilerin gözlerinde mutluluk gözyaşları vardı - işte sanatın gücü budur.
Opera severler için unutulmaz bir geceydi. Dünya çapında iki yıldızı aynı sahnede görmek, hem de İstanbul'da... Bu fırsat her gün elime geçmez doğrusu.
CRR bir kez daha kanıtladı ki, uluslararası sanatın İstanbul'daki en önemli adreslerinden biri. Bu tür etkinlikler şehrin kültür hayatına can suyu oluyor - kesinlikle daha fazlasını hak ediyoruz.
