Osmanlı'da Matbaanın Gizli Tarihi: İbrahim Müteferrika'nın Mücadelesi
Osmanlı Matbaa Tarihi ve İbrahim Müteferrika

Toplumların sözlü kültürden yazılı kültüre geçişinde matbaanın rolü tartışılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa'nın dönüşümünde coğrafi keşifler ve sanayi devrimi kadar etkili olan matbaa, demokratikleşme ve sekülerleşme süreçlerine de öncülük etti.

Osmanlı'nın Matbaa ile Geç Tanışması

Avrupa moderniteyi yaşarken, Osmanlı Devleti için süreç farklı işledi. 18. yüzyılın başında gerileme psikolojisinden kurtulmak için arayışa giren Osmanlı'nın en önemli çözüm yollarından biri, ilk İslam matbaasını kurmak oldu. Macar asıllı İbrahim Müteferrika, Lale Devri Padişahı III. Ahmed'in fermanıyla bu önemli adımı attı.

Matbaanın Osmanlı topraklarında faaliyete geçmesi kolay olmadı. Müteferrika, hattatların, gelenekçi din adamlarının ve bazı âlimlerin şiddetli itirazlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Bu direnci kırmak için Vankulu Lugatı'ndan sonra Er-Risaleletü'l-Müsemma bi-Vesiletü't-Tıbaa adlı bir risale kaleme aldı ve matbaanın işlevlerini anlattı.

Matbaanın Önündeki Engeller

Osmanlı'nın matbaayla geç tanışmasının ardında birden fazla neden yatıyordu. Yunus İnce'nin araştırmalarına göre, temel endişe Kur'an-ı Kerim'i koruma düşüncesiydi. Avrupa'da basılan Arapça kitaplarda birçok hata tespit eden Osmanlı âlimleri, Kur'an nüshalarında da büyük tahrifatlar olduğunu gözlemlemişti.

Diğer yandan, Osmanlı eğitim sisteminin Avrupa'dan farklı olarak yenilenmekten çok yinelenmeye dayanması da matbaaya olan ihtiyacı azaltıyordu. Eğitimde kademeler kitap bitirmeye endekslenmişti ve kitabı bitirenler derkenar yazarak içeriği genişletiyordu.

Yeni Kitap: Mucibince Amel Oluna

Esra Oğuzhan'ın Ötüken Neşriyat için hazırladığı Mucibince Amel Oluna adlı kitap, Türk matbuat tarihini güncel bilgilerle yeniden ele alıyor. Kitapta imzası bulunan isimler arasında Mehmet İşpirli, Yaron Ben Na'eh, Orlin Sabev, Yunus İnce, Şerif Korkmaz, Arda Odabaş ve Mehmet Erken yer alıyor.

Çalışma, Osmanlı'da matbaa kültürünün sanıldığının aksine Lale Devri'nden yaklaşık iki yüz yıl öncesine dayandığını ortaya koyuyor. Devletin II. Bayazıt'tan itibaren matbuat kültürünü ciddiyetle takip ettiği belirtiliyor, ancak bu ilginin sınırlı kaldığı vurgulanıyor.

Mehmet Erken'in "19. Yüzyılın Matbaa Makineleri" başlıklı yazısı, Osmanlı matbuatının asıl ivme kazandığı bu yüzyılda Batı'daki tekniği kolaylıkla yakalayabildiğini gösteriyor. 1931'de Takvimhane-i Âmire Nezareti'nin kurulması ve 1867'deki Vilayet Nizamnamesi matbaacılığın Osmanlı coğrafyasında taşraya hızla yayılmasını sağladı.

Editör Esra Oğuzhan, kitabın özel matbaalar ve matbaa sahiplerini içerecek ikinci cildinin de hazırlandığını duyurdu. Bu haber, Türk matbaa tarihi üzerine çalışmaların devam edeceğinin müjdesini veriyor.