Oylum Höyük Podcast Serisi Paris'te Tanıtıldı: 20 Bölümlük Kültür Köprüsü
Oylum Höyük Podcast Serisi Paris'te Lansmanı

Anadolu'nun kadim hikayeleri, Paris'in kalbinde yeniden hayat buldu. Türkiye'nin en eski yerleşim alanlarından biri olan Oylum Höyük'ü konu alan 20 bölümlük "Yenilenme Tepesi" podcast serisi, Fransa'da düzenlenen özel bir lansmanla uluslararası dinleyicilerle buluştu.

Kültürel Mirasın Sesli Yolculuğu

Paris Yunus Emre Enstitüsü'nün ev sahipliğinde gerçekleşen lansman, kültür diplomasisi alanında önemli bir buluşmaya sahne oldu. Etkinlikte akademisyenlerin katkıları, proje yürütücülerinin sunumu ve podcast serisinden seçilmiş bölümlerin dinletisi yer aldı. Salonun atmosferi, bilim, kültür diplomasisi ve Anadolu'nun köklü hikayelerini aynı masada birleştiren ilham verici bir ortam sundu.

Micro-sillons tarafından Fransızca ve Türkçe olarak hazırlanan podcast serisi, yalnızca arkeolojik buluntularla sınırlı kalmıyor. Gastronomi, botanik, zanaatkarlık ve kültürel miras uzmanlarının da katkıda bulunduğu içerikler, Oylum Höyük'ün hikayesini çok boyutlu bir şekilde ele alıyor.

Uluslararası İş Birliği ve Akademik Katkı

Projenin arkasında geniş ve uluslararası bir akademik ekip bulunuyor. Prof. Dr. Atilla Engin'den Prof. Dr. Cécile Michel'e, Dr. Zeynep Delen Nircan'dan Prof. Dr. Alice Mouton'a kadar birçok isim, Oylum Höyük'ün hikayesini adeta bir mozaik gibi işliyor. Bu çok seslilik, anlatıyı hem zenginleştiriyor hem de çağdaş kültürel iletişim açısından örnek teşkil ediyor.

Podcast serisinin uluslararası lansman aslında geçtiğimiz ay Kapadokya'da, Avrupa Konseyi Kültürel Rotalar Danışma Forumu kapsamında gerçekleşmişti. Forum, Avrupa Konseyi Kültürel Rotalar Enstitüsü, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TGA'nın iş birliğiyle düzenlenmişti.

Geçmiş ve Günümüz Arasında Sesli Köprü

Kilis ovasına hakim konumuyla Oylum Höyük, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir arkeolojik alan. Podcast serisinde yalnızca kazı buluntuları değil; Bronz Çağı'ndan kalan üzüm ve zeytin kalıntıları, bölgedeki zanaatkarların bilgeliği, yerel üreticilerin hikayeleri ve kültürel sürdürülebilirlik pratikleri de işleniyor.

Bu kapsamlı yaklaşım, geçmiş ile bugün arasındaki bağı sesli bir arşive dönüştürerek seriyi yalnızca bir arkeoloji içeriği olmaktan çıkarıp yaşayan bir kültür yolculuğuna dönüştürüyor. Paris Yunus Emre Enstitüsü'nün post-prodüksiyon sürecine destek verdiği projenin hem ulusal hem uluslararası ölçekte dinleyiciye ulaşması hedefleniyor.

Arkeolojiyi laboratuvarlardan çıkarıp kulaklara taşıyan bu vizyoner yaklaşım, kültürel mirasın sınırları nasıl aştığını gözler önüne seriyor. Bir höyüğün sessizliğinden doğan hikayelerin şehrin ışıklarına karışması, kültürel diplomasinin gücünü bir kez daha kanıtlıyor.